=======================
“ Allahın huzurunda söylüyorum, yalan söylüyorsam cehenneme giderim. Yemin ederim IŞİD, İslam milletini parçalama amaçlı bir J-WISH hareketidir, ve yaptı da.”
false.messiah.dajjal
“ I’m saying this in front of God, if I’m lying, I’ll go to hell. I swear ISIS is a J-WISH movement intended to tear apart the Islamic nation, and it did.”
⦿ https://www.instagram.com/ p/DHbXoqqzCMl/
https:// www.instagram.com/p/DHbXoqqzCMl/
=======================
Son 2 günde Ekrem İmamoğlu ve İBB'ye atılan yalanlar ve gerçekleri listesi:
❌ YALAN: "Lüks içinde yaşıyordu, haksız kazançla elde ettiği paralarla satın aldığı milyonluk villada gözaltına alındı."
✅ GERÇEK: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ailesiyle birlikte, mülkiyeti İBB’ye ait olan Sarıyer’deki başkanlık konutunda yaşamaktadır. Daha önce bir vakfa tahsis edilen bu taşınmaz, Ekrem İmamoğlu tarafından İBB’ye kazandırılmış ve kendisinden sonraki başkanların da kullanabilmesi için, başkanlık konutu olarak düzenlenmiştir. Tıpkı 2019 öncesinde, iktidar partisinin belediye başkanlarına tahsis edilen ve içerisinde lüks villaların bulunduğu Florya’daki yerleşkenin, Ekrem İmamoğlu’nun direktifiyle İstanbul Planlama Ajansı’na (İPA) tahsis edilmesi ve İstanbul halkının kullanımına açılması gibi.
❌ YALAN: "Medya A.Ş. ve Kültür A.Ş. üzerinden usulsüz ihaleler yapıldı, bazı kişilere özel işler verildi; projeler ya tamamlanmadı ya da yarım bırakıldı."
✅ GERÇEK: Her iki İBB iştirak şirketi de defalarca Sayıştay denetiminden geçmiştir. Müfettişlere tahsis edilen odalar sürekli dolu olmuş, yapılan tüm incelemelerde herhangi bir usulsüzlük tespit edilmemiştir. Açık hava reklam mecralarına ilişkin ihaleler, hizmet alımları ve sözleşmeler defalarca denetlenmiştir. Mülkiye ve Ticaret Bakanlığı müfettişleri tarafından yapılan ayrı incelemelerde de herhangi bir olumsuz bulguya rastlanmamıştır.
ANCAK; Ekrem İmamoğlu’nun talimatıyla kendisinden önceki dönemle ilgili yapılan iç denetimler sonucunda tespit edilen yüzlerce milyar TL’lik usulsüzlük dosyalarına, İçişleri Bakanlığı tarafından el konulmuştur. Bu dosyalar, İBB’ye ait arazilerin düşük bedellerle belli kişilere satılıp, sonrasında yüksek fiyatlarla İBB tarafından tekrar satın alınması, kişilere özel milyon dolarlık burslar, özel araç tahsisleri ve siyasi faaliyetlerde yapılan harcamaları gibi yolsuzluklar içermektedir. Ancak bu dosyaların akıbeti halen bilinmemektedir.
❌ YALAN: "Terör örgütüne yardım edildi, örgüt mensupları ve sempatizanları İPA ve BİMTAŞ bünyesinde işe alındı".
✅ GERÇEK: Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB, bu tür suçlamalarla daha önce de karşı karşıya kalmış, tüm yargı süreçlerinden aklanarak çıkmıştır. İBB'de "700 terörist var" iddiası öne sürülmüş, ancak bu kapsamda sadece 41 kişi yargılanmış ve tamamı beraat etmiştir. Dönemin İçişleri Bakanı, bu iddiaları "Siyasi olarak yapmak zorundaydık" diyerek itiraf etmiştir. İBB’de işe alımlar, büyük bir titizlikle yürütülmekte olup, adaylardan yalnızca sabıka kaydı değil, güvenlik soruşturması da talep edilmektedir. Valilik onayı olmadan hiçbir personel işe alınmamaktadır.
❌ YALAN: "Belediye encümeninden zorla karar çıkartarak bazı iş insanlarına şantaj yapıldı."
✅ GERÇEK: Encümen kararları, İBB Meclisi’nin denetimine tabidir. Bu konuda bugüne kadar muhalefet partileri tarafından herhangi bir itiraz ya da iddia ortaya atılmamıştır.
❌ YALAN: "Medya A.Ş yöneticisi yurtdışına kaçtı."
✅ GERÇEK: Medya A.Ş Yöneticisi E.G, yıllık izin formunu doldurarak, annesiyle birlikte yurt dışına tatile gitmiştir. Operasyon haberinin ardından, dönüş biletini erkene alarak ülkeye dönme kararı almıştır ve ifade vermeye hazırdır.
❌ YALAN: "İBB imkanlarıyla kişisel veriler hukuka aykırı şekilde toplandı ve şantaj için kullanıldı."
✅ GERÇEK: İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, kamu sorumluluğunu en hassas şekilde gözetmiş ve en küçük konuda dahi Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) kapsamında hareket edilmesini istemiş, bu konuda hassas bir yöneticidir. Adli makamların talep ettiği durumlar haricinde, hiçbir veri paylaşılmamıştır.
❌ YALAN:” İPA paralel bir yapı kurarak istatistikleri manipüle ediyor”
✅ GERÇEK: İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) düzenli olarak yayınladığı yaşam maliyeti araştırmaları İTO’nun açıkladığı verilerle örtüşmekte olup İstanbul özelinde yapılan çalışmaları kapsamaktadır. Bilimsel metotlarla hazırlanan çalışmalar, alanında uzman akademisyenlerin yönetiminde gerçekleştirilmektedir.
=======================
Jeffrey Epstein olayına adı karışan, Ghislaine Noelle Maxwell’in babası Robert Maxwell.
İngliz tabloid gazeteciliğinin duayeni.
Avusturya kökenli bir Yahudi.
Zenginliğinin zirvesindeyken, Kanarya adalarından yüksek hızlı mega yatıyla ayrıldıktan sonra kayboldu.
Bir süre sonra cesedi Atlantik Okyanusunda sürüklenirken bulundu.
Teknede olup bitenler boğuntuya getirildi.
Ve ben İsrail deniz piyadelerinin okyanusta bir denizaltından çıkarak, Zodyak bot ile yüksek hızlı bir yata nasıl çıktıklarnı gururla anlattıkları bir belgesel izlemiştim.
Bu hikaye tamamıyla haraç ödemeyi reddeden bir Yahudi iş adamının öldürülmesi hikayesidir.
Bazıları Üzeyir Garih cinayetini de aynı nedene bağlar.
=======================
İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’nun mal varlıklarına el konuldu.
20-Mart-2025 17:56
Artı Gerçek -İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik operasyon kapsamında İBB Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’nun mal varlıklarına el konuldu. Ongun’un yanı sıra Muhittin Palazoğlu ve Ertan Aydın’ın da mal varlıklarına el konulması kararlaştırıldı.
İBB'ye yürütülen soruşturma kapsamında İBB İştiraki Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un yanısıra, kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün damadının abisi iş insanı Muhittin Palazoğlu ve İştirakler ve Bağlı Kuruluşlar Komisyonu başkanı Ertan Yıldız’ın da mal varlığına el konuldu.
Dün de Ekrem İmamoğlu’nun aile şirketine el konulmuştu. (HABER MERKEZİ)
⦿ https://artigercek.com/ guncel/murat-ongunun-mal-varligina-el-konuldu-335310h
=======================
Bazı liderler var ki, ülkelerinin yönetim koltuğuna bir oturdu mu bir daha kalkmak bilmiyorlar! Seçimler mi? Anayasa mı? Halkın değişim isteği mi? Hiçbiri onların planlarını bozamıyor.
Yunus Aygün
20-Mart-2025
Dünya siyaset sahnesinde bazı isimler var ki, iktidarı adeta ömür boyu sözleşmeye çevirmişler! Düşünün, bazıları göreve geldiğinde henüz cep telefonları yaygın değildi, internet hayatımıza girmemişti ve sosyal medya diye bir şey yoktu. Ama onlar hep oradaydı, orada kalmaya da kararlı görünüyorlar! Seçimler yapılıyor, nesiller geçiyor ama onlar hala orada! Peki halk ne düşünüyor? İşte o konu biraz karışık! Kimi “istikrar” diyor, kimi ise “yeter artık” diye haykırıyor. Bazıları ülkelerini Avrupa’nın lüks otellerinden yönetiyor, bazıları ise muhalefete göz açtırmıyor. Peki, bu liderler kimler? Nasıl bu kadar uzun süre koltukta kalabildiler? İşte, dünyanın en uzun süre görev yapan liderleri ve şaşırtıcı hikayeleri!
Kamerun’un efsanevi lideri Paul Biya 92 yaşında ve 1982’den beri ülkesini yönetiyor! Tam 43 yıl! Dile kolay, kendisi başkan olduğunda internet bile yoktu. Biya’nın liderliği o kadar uzun sürdü ki, Kamerunlular başkan kelimesini duyduğunda direkt Biya’yı hafızalarında canlandırıyorlar.
Üstelik kendisine “Sfenks” lakabı takılmış. Neden mi? Çünkü o kadar gizemli ve anlaşılmaz bir politikacı ki, ne yapacağını kimse tahmin edemiyor. 2018’de hile iddialarına rağmen yedinci kez seçimi kazanarak iktidarını perçinledi. Kendisinin “demir yumrukla” yönettiği söyleniyor ve halkın bir kısmı ondan pek memnun değil. Ama işin ilginç yanı, Biya genellikle Avrupa’da vakit geçiriyor. Evet, yanlış duymadınız! Kendi ülkesinden çok yurtdışında zaman geçiriyor ve liderliğini uzaktan sürdürüyor.
81 yaşındaki Denis Sassou Nguesso, 41 yıldır Kongo Cumhuriyeti’ni yönetiyor! İlk defa 1979’da iktidara geçti, 1992 yılında kısa bir süreliğine koltuğunda ayrıldı. 1997’deki iç savaştan sonra geri döndü ve bir daha gitmedi. Kendi deyimiyle “ülkeye istikrar getirdiğini” söylüyor ama halkın ne düşündüğü tartışılır… Hükümetin en büyük destekçilerinden biri ailesi! Çünkü ülkenin kilit noktalarında akraba atamaları yapmasıyla ünlü. Kongo’da “ailenin her üyesine bir bakanlık düşüyor” desek yeridir! Eleştirmenler ona “ölene kadar iktidarda kalmaya kararlı” diyor. Bakalım daha kaç yıl burada kalacak?
Uganda’nın 80 yaşındaki lideri Yoweri Museveni, 1986 yılında devlet başkanı seçildi. Yani tam 39 yıldır ülkenin başında. 2021’de altıncı kez seçildi ama seçimler genellikle olaylı geçiyor. Muhalifler sürekli tutuklanıyor, internet kapatılıyor ve seçim sonuçları tartışmalı oluyor.
Museveni’nin en büyük iddiası, ülkesine barış ve istikrar getirdiği yönünde. Ancak gençler artık yeni bir lider görmek istiyor. Öyle ki, Uganda’daki nüfusun %80’i Museveni’den başka başkan tanımadı! Museveni, neredeyse ülkede doğan herkesin başkanlığını yapmış durumda. Eşi ve oğlu da siyasette aktif roller üstleniyor. Böyle giderse yönetimi ailesine devredebilir mi dersiniz?
Sovyetler Birliği dağıldı, dünya değişti ama Tacikistan’da İmamali Rahman iktidarı değişmedi! Kendisi tam 33 yıldır ülkeyi yönetiyor. 72 yaşındaki eski kolektif çiftlik patronu, 1992’de başa geldiğinden beri gücü elinde tutuyor.
Ülkesinde muhalefet neredeyse yok. Eleştirmenlere göre Tacikistan’daki seçimlerin sonucu zaten baştan belli oluyor! Halkın büyük bir kısmı ekonomik sıkıntılarla boğuşurken, Rahmon’un iktidarı her seçimde uzuyor da uzuyor. Tam bir “sonsuz lider” profili!
Dünyanın en uzun süre görev yapan liderleri yazımıza devam ediyoruz. 79 yaşındaki Isaias Afwerki, Eritre’nin ilk ve tek başkanı! 1993’te Etiyopya’dan bağımsızlık kazandıklarında başkan oldu ve bir daha da gitmedi. Eritre, “Afrika’nın Kuzey Kore’si” olarak anılıyor çünkü ülke son derece kapalı ve dış dünyayla bağlantısı minimum seviyede.
Afwerki’nin liderliğinde Eritre’de seçim hiç yapılmadı! Evet, yanlış duymadınız. 32 yıl boyunca halk tek bir kez bile sandığa gitmedi. Eritre’nin dünyaya en kapalı ülkelerden biri olması, Afwerki’nin iktidarını sürdürmesine yardımcı oluyor. Basın özgürlüğü yok, muhalefet yok, seçim yok… Adeta tek adam rejimi!
İlginizi çekebilir:
Parkinsondan Frengiye: Tarihin En Acımasız Diktatörü Adolf Hitler’in 7 Hastalığı
Dünyanın en uzun süre iktidarda kalan bir diğer lideri de Belarus’un 70 yaşındaki lideri Aleksandr Lukaşenko! Kendisi 1994’ten beri ülkeyi yönetiyor. Kendisini “halkın adamı” olarak tanımlasa da, yıllardır Sovyet tarzı yönetimiyle dikkat çekiyor. Seçimler, muhalif sesler ve protestolar onun için çok da önemli değil gibi görünüyor. Kendisi Ukrayna savaşında Putin’in en büyük müttefiklerinden biri olarak konumlandı ve halkına rağmen Rusya ile bağlarını sıkı tutmaya devam etti. Belarus’ta bir değişiklik olacak mı? Pek sanmıyoruz!
Afrika’nın küçük ama stratejik öneme sahip ülkesi Cibuti’nin başkanı İsmail Ömer Guelleh, 1999’dan beri yani tam 26 yıldır tahtını kimseye bırakmıyor. 77 yaşındaki lider, ülkesini “Afrika’nın Dubai’si” olarak tanımlıyor. 2021’de beşinci kez seçilerek adeta “kimse beni yenemez” mesajı verdi. Kendisini eleştirenler de var ama Guelleh’in politikası net: Cibuti’yi büyük bir ticaret merkezi yapmak!
Putin’in Rusya’daki serüveni 1999’da başladı. Boris Nikolayeviç Yeltsin’in istifa etmesinin ardından önce geçici başkan oldu. Ardında 2000’de seçimleri kazandı ve tam iki dönem boyunca Rusya’yı yönetti. 2008’e gelindiğinde anayasa, ardı ardına üç kez başkanlık yapmasına izin vermediği için görevini Dmitri Medvedev’e devretti. 2012 yılında ise Kremlin’e geri döndü ve işte o günden beri de gitmiyor! 2020’de yapılan tartışmalı anayasa değişikliğiyle 2036’ya kadar görevde kalmasının önü açıldı. Yani, Putin’i önümüzdeki 10 yıl iktidarda görmeye devam edebiliriz!
İlginizi çekebilir:
Tarihin En Korkunç Diktatörü Adolf Hitler Tarafından Yapılan 20 Resim
Ruanda’nın güçlü adamı Paul Kagame, 1994’te ülkedeki korkunç Tutsi soykırımına son veren isimlerden biri olarak sahneye çıktı. 2000 yılından bu yana da ülkenin lideri. Küçük ama dinamik bir ülke olan Ruanda’da otoriter yönetimiyle eleştiriliyor ama bir yandan da ekonomiyi büyütmeyi başardı. Kagame’nin ne zaman koltuğu bırakacağı ise hâlâ büyük bir soru işareti!
Dünyanın en uzun süre görev yapan liderleri yazımızın sonuna geldik. Ve geldik listenin en “kıdemli” ismine! 82 yaşındaki Teodoro Obiang Nguema, tam 1979 yılından beri Ekvator Ginesi’ni yönetiyor. O yıllarda Sovyetler Birliği bile daha ayaktaydı! Darbeyle başa geldi ve bir daha da gitmeye pek niyeti olmadı. Yönetimi altında Ekvator Ginesi, “Afrika’nın Kuzey Kore’si” olarak anılmaya başladı. Yani demokrasiye pek de sıcak bakmadığını söylemek mümkün. Oğlunun onun yerini alacağı konuşuluyor ama kim bilir, belki Obiang birkaç yıl daha yönetimde kalmayı başarır!
⦿ https://www.france24.com/ en/live-news/20230726-staying-power-the-world-s-longest- serving-leaders
https:// listelist.com/dunyanin-en-uzun-sure-iktidarda-kalan- liderleri/
=======================
Erdoğan, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasıyla ilgili yaptığı konuşmada muhalefeti hedef aldı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Önceki Dönem Milletvekilleri ile İftar' programında yaptığı konuşmasında, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasıyla ilgili konuştu.
Erdoğan açıklamasında, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasını içeren süreçle ilgili sessizliğini bozdu ve muhalefeti hedef aldı.
Erdoğan, kendilerine oy veren vermeyen herkesin hayatına dokunduklarını savunup, "Eser ve hizmet siyasetimiz sayesinde bize oy versin vermesin herkesin hayatına dokunmayı başardık" dedi.
Erdoğan, İmamoğlu’nun diplomasının iptali ve gözaltına alınmasını içeren süreçle ilgili muhalefeti hedef aldığı açıklamasında "Muhalefetin kendi iç kavgalarını veya hukukla olan sıkıntılarını ülkenin en önemli meselesi gibi gösterme gayreti riyakarlığın dik alasıdır" dedi.
İBB'ye yönelik operasyona dair "Bu bilgi ve belgelerin çoğunun bizzat kendi partilileri tarafından yargıya aktarıldığının da farkındalar" diyen Erdoğan, "Bizim ne şahsen, ne parti, ne de ittifak olarak muhalefetin müsamerelerine ayıracak vaktimiz yok" ifadelerini kullandı. (Politika Servisi)
https:// www.evrensel.net/haber/547205/erdogan-sessizligini- bozdu
=======================
ABD Başkanı Donald Trump, Eğitim Bakanlığının kapatılmasına yönelik başkanlık kararnamesini imzaladı, bakanlığın tamamen kaldırılacağını ve eğitimin idaresinin eyaletlere verileceğini açıkladı.
21-Mart-2025
ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’da düzenlediği imza töreninde ABD kamuoyu açısından tarihi bir adım attı.
Trump, imzaladığı başkanlık kararnamesiyle 1980 yılında kurulan Eğitim Bakanlığı’nın tamamen kaldırılacağını belirtti.
"Bugün federal Eğitim Bakanlığını tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir kararname imzalayacağım. Bu, 45 yıllık tarihi bir adım." ifadesini kullanan Trump, bu adıma hem Cumhuriyetçilerin hem de birçok Demokratın destek verdiğini söyledi.
Eğitim konusunda federal bir bakanlığa ihtiyaç olmadığını savunan Trump, "Artık eğitimin idaresini ait olduğu yere, yani eyaletlere geri döndüreceğiz." dedi.
ABD'nin eğitim alanında olması gereken yerde olmadığını ve bu noktada yapılması gereken çok iş olduğunu anlatan Trump, eyalet yönetimlerinin zaten eğitim alanındaki asıl unsurlar olduğunu kaydetti.
"ABD olarak eğitime diğer tüm ülkelerden açık ara daha fazla para harcıyor ancak yine de başarı açısından listenin sonlarında yer alıyoruz." değerlendirmesini yapan Trump, "Eğitim Bakanlığını kapatmak için tüm yasal adımları atacağız ancak ihtiyaç sahibi ya da engelli çocuklarımıza yönelik bazı programları koruyacağız." dedi.
Beyaz Saray Sözcüsü Karoline Leavitt de konuyla ilgili açıklamasında, Eğitim Bakanlığı’nın adım adım kapatılacağını ve bu konuda Kongre’nin gerekli yasal adımı atması gerektiğini belirtmişti.
=======================
Eski AKP MKYK Üyesi Mücahit Birinci, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına yönelik protestolar sürerken yaptığı paylaşımda "Sayın Cumhurbaşkanım; Bir emrinize bakarız" ifadesini kullandı.
21-Mart-2025
Eski AKP MYK üyesi Mücahit Birinci, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik başlatılan soruşturma sonucu Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu 106 kişi hakkındaki gözaltı kararına yönelik protestolar sürerken dikkat çeken bir paylaşım yaptı.
Birinci, paylaşımında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenip “Bir emrinize bakarız” ifadesini kullandı.
=======================
İstanbul’da üniversite öğrencileri, Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptaline ve gözaltına alınmasına karşı başlattıkları eylemleri sürdürüyor.
İstanbul’da üniversitelilerden eylem: "Kurtuluş sokakta, sandıkta değil"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve gözaltına alınmasına yönelik protestolar ikinci gününde (20 Mart) devam ediyor.
Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) öğrencileri, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve GSÜ İşletme Bölüm Başkanı Prof. Dr. Aylin Ataay Saybaşılı’nın diplomalarının iptal edilmesini protesto etti.
Üniversitenin Beşiktaş, Ortaköy’deki yerleşkesinden saat 13.30’da yürüyüşe başlayan öğrenciler, “Hükümet istifa” pankartı açtı.
⦿ https://twitter.com/i/ status/1902672534379593926
Öğrenciler “Kurtuluş sokakta, sandıkta değil”, “Aylin hoca yalnız değildir”, “Diplomasız Erdoğan” sloganlarıyla Beşiktaş Barbaros Meydanı’na yürüdü.
Meydanda yapılan açıklamaya, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi öğrencileri de katıldı.
⦿ https://twitter.com/i/ status/1902679507145810125
Beşiktaş Çarşı’ya yürüyüş: “Her yer Taksim, her yer direniş”
Öğrenciler, açıklamanın ardından Barbaros Meydanı’ndan Çarşı’ya yürüyerek eylemlerini sürdürdü.
Kartal Heykeli’nde kısa bir açıklama yapan öğrenciler, “Susma, sustukça sıra sana gelecek” sloganlarıyla yurttaşlara sokağa çıkma çağrısı yaptı. Çevredeki yurttaşlar alkış ve ıslıklarla öğrencilere destek verdi.
Protestocular, ardından Akaretler’e doğru yürüyüşe geçti.
⦿ https://twitter.com/i/ status/1902686741422632980
Akaretler’de polis müdahalesi
Öğrenciler Akaretler’e ulaşmaya çalışırken polis müdahalesiyle karşılaştı. Bunun üzerine öğrenciler, Kabataş’a yöneldi.
⦿ https://twitter.com/i/ status/1902696668212138023
“ Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” sloganlarıyla Beşiktaş Caddesi üzerinden yürümek isteyen öğrenciler ikinci kez polis müdahalesiyle karşılaştı.
Öğrencilerle yapılan müzakerelerin ardından polis, grubun Kabataş’a yürümesine izin verdi. Akaretler’e çıkan öğrenciler, Dolmabahçe Caddesi üzerinden Kabataş’a ulaştı.
⦿ https://twitter.com/i/ status/1902702659741638957
“ Akbil basma, turnikeden atla”
Kabataş’ta toplanan öğrenciler, turnikelerden atlayarak tramvaya bindi. “Çav Bella” marşıyla Beyazıt’a ilerleyen gruba, yolda diğer öğrenciler de katıldı. İlk grup, İstanbul Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi önüne ulaştı ve diğer öğrencileri beklemeye başladı.
⦿ https://twitter.com/i/ status/1902715045542310118
Saraçhane’ye yürüyüş
Üniversite öğrencileri, Saraçhane’ye doğru yürüyüşe geçti. “AKP’den hesabı gençlik soracak” sloganlarıyla ilerleyen grup, polis barikatlarına rağmen yürüyüşlerine devam etti.
Öğrenciler, akademik özgürlük, seçim iradesine saygı ve demokratik haklar için sokakta olduklarını vurgularken, eylemlerin devam edeceğini belirtti.
=======================
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması konusundaki soruşturma trajikomik hal aldı.
Öğrendik ki birileri zaten konuyu 2020 yılında mesele yapmak istemiş.
İmamoğlu, 2019 seçimlerinde AK Parti Adayı Binali Yıldırım’ı iki defa yendikten sonra birileri CİMER’e başvurmuş ve seçimde kaybedilen İstanbul’u diploma iddiasıyla geri almaya çalışmış.
O başvuruya da İstanbul Üniversitesi olumsuz yanıt vermiş ve konuyu kapatmış.
Üniversite, İmamoğlu’nun yatay geçişinin mevzuata uygun olduğunu gayet açık bir şekilde ifade etmiş.
* *
Öyle anlaşılıyor ki AK Parti kanadı 2020 yılındaki o başvuruyu ve alınan yanıtı unutmuş (ya da beğenmediği için unutur gibi yapmış).
O başvurunun sonucu ortaya çıkınca da gerekçesini değiştirmiş.
Zira başlangıçta gerekçe “İmamoğlu o üniversiteye puansız girmiş. Haliyle İstanbul Üniversitesi’ne yatay geçiş yapabilmek için İstanbul Üniversitesi’nin taban puanından yüksek puan alma şartını yerine getirmemiş” olmuş.
İstanbul Üniversitesi’nin 15-Şubat-2020’de verdiği yanıtta, yapılan yönetmelik değişiklikleri nedeniyle yurt dışından yatay geçiş yapılırken taban puan şartı aranmadığı açıkça ifade edilmiş.
İmamoğlu’nun diplomasını iptal ettirmek isteyenlerin ilk gerekçesi böylece boşa çıkmış oldu.
* *
İstanbul Üniversitesi’nin yanıtı iddia sahiplerini boşa düşürünce YÖK imdada yetişti ve yeni bir iddia ortaya attı:
Denklik yok!
Oysa KKTC’deki üniversiteleri tek çatı altında toplayan YÖK benzeri kuruluş (YÖDAK) 1994’te kuruldu ve KKTC’deki iki üniversite için (Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Girne Amerikan Üniversitesi) denklik meselesi o tarihe kadar konu dahi edilmedi.
Hatta KKTC’deki üniversitelerde okuyan yüzlerce öğrenci, (KKTC’ye yabancı öğrenci çekme gayretiyle) Türkiye’deki üniversitelere geçme konusunda teşvik edildi.
* *
Denklik meselesini bir de işin merkezindeki isme, yani Serhat Akpınar’a sordum.
Serhat Akpınar şu anda KKTC’deki Demokrat Parti’nin Genel Sekreteridir. Aynı zamanda da Girne Amerikan Üniversitesi’yle Kıbrıs Amerikan Üniversitesi’nin kurucu rektörü ve yönetim kurulu başkanıdır.
* *
Serhat Bey’e doğrudan “Üniversitenizin denklik sorunu var mıydı” diye sordum. O da YÖK’ün üç hafta önce Ekrem İmamoğlu’yla ilgili bilgi ve belgeleri talep ettiğini, kendilerine detaylıca yanıt verildiğini anımsatarak sözlerine başladı.
1986’dan itibaren üniversitede okuyan öğrenciler için YÖK’ün kabul yazıları gönderdiğini, erkek öğrencilerin de bu belgelerle askerlik muafiyetlerini gerçekleştirdiğini anımsatan Akpınar şöyle konuştu:
“ Bizde okuyan Türkiyeli öğrencilerin öğrenci belgeleri, YÖK’ün kabul yazıları sayesinde askerlik muafiyetinde kullanılıyordu. O zaman zaten YÖK’ün denklik ve muadiliyet kurumu yoktu. Muhatap Millî Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu’ydu. Geldiler ve incelediler. Hatta Sevinç Atabay Hanım vardı. ‘Bir Amerikan ya da İngiltere üniversitesiyle akredite iseniz denklik sorununuz olmaz’ dediler. Bizim de zaten Southeastern University ile akredite iş birliğimiz vardı. Ekrem Bey bizden mezun olsa Southeastern University diploması alacaktı.”
O zamanın Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un üniversite ziyaretini, merhum Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Southeastern University’den fahri doktora aldığını, YÖK Başkanı Mehmet Sağlam’ın üniversiteyi ziyaretini anımsatan Akpınar sözlerini şöyle tamamladı:
“ Doğu Akdeniz Üniversitesi’yle bizim üniversite Türkiye’deki üniversiteler ve YÖK tarafından başından itibaren kabul görüyordu. Bu çerçevede her yıl 300’e yakın öğrencimizden onlarcası Türkiye’deki üniversitelere geçiyordu. Şu anda Türkiye’de bizden geçmiş çok sayıdan insan var.”
* *
İmamoğlu’nun diploması meselesinin nasıl zorlama olduğunu İstanbul Üniversitesi’nin resmi cevabından sonra işin KKTC’deki muhatabından da duymuş oldunuz. Şimdi yorumu siz yapın.
Ben sadece şunu yazacağım:
İktidarın İmamoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı yarışında saf dışı bırakabilmek için bunlara tevessül etmesi, Erdoğan’ın İmamoğlu’ndan tahmin ettiğimizden daha fazla çekindiğini gösteriyor.
=======================
Fırtına ve deprem ‼️
Diploma ve İmamoğlu nın gözaltına alınması sonrası borsa çöktü altın döviz uçtu.
Ama asıl fırtına morgan Stanley ile koptu. finansal açıdan büyük deprem bu.
Yarın borsa nasıl açılacak dolar avro ne olacak merak ediyorum.
Bugün 10 milyar dolar sattılar piyasaları bastırmak için.
42 liranın az üstünden döndü dolar.
Sebebi de anlaşıldı: morgan Stanley Türkiye ye yüksek faiz ile yatırdığı parayı ülkeye güvenmeyerek geri çekti dövize çevirdi ve ülke dışına çıkardı.
Aldığı tefeci faizini bile düşünmedi; yaktı gitti.
Bu da yetmedi borsa İstanbul daki üyeliğini toptan iptal ettl!! !
Gerisini siz düşünün artık.
Fellik fellik dünyayı gezip para arayan ama bulamayan Mehmet Şimşek piyasaların sağlıklı işleyişi için her şey yapılacaktır demiş.
Demiş ama yarından itibaren çorap söküğü gibi olacak olanları nasıl önleyecek merak edlyorum.
Kıçına kına yakar artık.
Bakın Arap körfez sermayesi de gelmez bu ülkeye.
Çünkü bugün diploma iptal edip dün QNB finansbank yönetim kurulu başkanını TÜSİAD başkanı olarak yaptığı konuşma sebebi ile soruşturmaya tabi tutanlara onlar da güvenmez.
Yarın onlara da ne edeceğini bu iktidarın bilemezler çünkü.
Hukuk yoksa para da yoktur.
Sermeye para en korkak şeydır bunu unutmayın!
=======================
Yeni gizliliği kaldırılan JFK dosyaları, Thomas Mosley’nin Başkan John F’nin suikastına karıştığı şüphesiyle Chicago’daki bir grup Kübalı ajanla bağlantısı olduğunu ortaya koydu. Kennedy Soruşturma, grubun silah ve patlayıcı satın almaya teşebbüs ettiği iddiaları içeriyor, iddialara göre bir şüphelinin Kennedy suikastı hakkında tüyler ürpertici bir yorum yaptığı iddiaları da içeriyor.
Şüphelinin yorumu: "Artık çok paramız var - yeni destekçilerimiz Yahudiler... "Kennedy ile ilgilenecekler" plandaki potansiyel Isr@eli veya Je-wish etkisi hakkında ciddi sorular doğuruyor.
CIA, üst düzey subay James Jesus Angleton’ın Isr@eli istihbaratı ile bağlantısını bastırdı. Angleton, JFK’nin Isr@el’in nükleer silah satın almasını önleme politikasını yıktı ve Moss@d başkanı Meir Amit tarafından "en büyük Z ¡onist" olarak övüldü. Angleton’ın ayrıca Başkan Kennedy suikastıyla ilgili Warren Komisyonu’ndan gizli belgelere sahip olduğu bulundu.
Ölmeden kısa bir süre önce Angleton şöyle dedi: "Ne kadar iyi yalan söylerseniz ve ne kadar çok ihanet ederseniz, o kadar terfi edersiniz... İkiyüzlülüklerinin dışında tek ortak noktaları mutlak güç arzularıydı. "
Dosya daha önce 2017, 2018-ve-2022 yıllarında düzenlenmiş şekilde "çıkarılmış"!
#FalseMessiahdajjal
Newly declassified JFK files reveal that Thomas Mosley was connected to a group of Cuban operatives in Chicago, suspected of involvement in the assassination of President John F. Kennedy.
The investigation includes claims that the group was attempting to purchase weapons and explosives, with one suspect allegedly making a chilling comment about Kennedy’s assassination the day before it happened.
The suspect’s comment: “We now have plenty of money — our new backers are J’ews… they’ll take care of Kennedy” raises serious questions about potential Isr@eli or Je-wish influence in the plot.
CIA suppressed top officer James Jesus Angleton’s connection to Isr@eli intelligence. Angleton had subverted JFK’s policy of preventing Isr@el from acquiring nuclear weapons and was praised by Moss@d head Meir Amit as "the biggest Z¡onist of them all". Angleton was also found to have hidden documents from the Warren Commission on the assassination of President Kennedy.
Shortly before he died, Angleton stated "The better you lied and the more you betrayed, the more likely you would be promoted... outside of their duplicity, the only thing they had in common was a desire for absolute power."
The file was previously "released" in 2017, 2018-and-2022 in redacted form!
#FalseMessiahdajjal
=======================
Ankara merkezli faaliyet yürüten Arcadia İnşaat, mahkeme kararıyla iflas etti. 2024’te 1 yıl süreyle kesin mühlet kararı alan şirketin yaptığı son konkordato başvurusu reddedildi.
Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi, 20 Mart tarihinde yayımlanan kararı ile Ankara’nın önemli inşaat şirketlerinden Arcadia İnşaat’ın iflasına hükmetti.
Şirket, Ankara’da birçok mega projede boy gösterirken, son yıllarda uygulanan ekonomi programı nedeniyle mali sorunlar yaşamaya başlamıştı. Geçtiğimiz yıl konkordato talebinde bulunan ve bir yıl süreyle kesin mühlet kararı alan Acardia İnşaat, belirtilen süre içerisinde mali durumunu düzeltemedi.
Yeniden konkordato başvurusunda bulunan şirkete yönelik inceleme sonucunda başvuru reddedilirken, Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin kararıyla şirketin iflasına hükmedildi.
İflas kararıyla birlikte hakkındaki tedbirler kaldırılan şirket, icraya açık hale geldi. Konkordato komiser heyetinin görevine son verilirken, mahkeme kararının tebliğinden itibaren 10 gün içinde istinaf kanun yoluna başvurulabileceği duyuruldu.
⦿ https://www.sozcu.com.tr/ turkiye-nin-dev-insaat-sirketi-resmen-iflas-etti-p153151
=======================
21-03-2025
Borsa İstanbul AŞ, BIST 100 endeksindeki kayıpların yüzde 5’i aşmasıyla Endekse Bağlı Devre Kesici Sistemi’nin çalıştığını ve pay piyasasındaki tüm sıralarda işlemlerin geçici olarak durdurulduğunu duyurdu.
İki ayrı soruşturmada İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı İmamoğlu dahil 106 kişi hakkında 19 Mart’ta gözaltı karar verilmişti. Şu an İmamoğlu dahil 87 kişi gözaltında.
Bugün kayıpların yüzde 5’i aşmasıyla Borsa İstanbul’un Endekse Bağlı Devre Kesici Sistemi’nin devreye girmesine ilişkin açıklama Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) yayınlandı.
Açıklama şöyle:
“ 10:52:12 itibarıyla Endekse Bağlı Devre Kesici Sistemi Devreye girmiştir. Borsamız Pay Piyasasındaki tüm sıralarda, Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasasında işlem gören pay ve pay endekslerine dayalı sözleşmelerde ve Borçlanma Araçları Piyasası Pay Repo Pazarı’nda işlemler geçici olarak durdurulmuştur.”
AA’nın aktardığına göre işlemler 11.22’de yeniden başladı.
Borsa güne nasıl başladı – 21-Mart-2025
⦿ https://www.diken.com.tr/ borsa-gune-nasil-basladi-21-mart-2025/
Bankalar liranın imdadına koştu: 8 milyar dolar satılmış
⦿ https://www.diken.com.tr/ bankalar-liranin-imdadina-kostu-8-milyar-dolar-satilmis/
Borsa ikinci kez devre kesti
⦿ https://www.diken.com.tr/ borsa-ikinci-kez-devre-kesti/
Dolar 41 lirayı, gram altın 4 bin lirayı aştı
⦿ https://www.diken.com.tr/ dolar-41-lirayi-gram-altin-4-bin-lirayi-asti/
Kategori:Ekonomi, Vitrin-mobil
⦿ https://www.diken.com.tr/ borsa-devre-kesti-21-mart-2025/
=======================
Güney Afrika’daki ABD Büyükelçiliği, Beyaz Saray’ın Güney Afrika’daki beyaz azınlık grubunun üyelerini yeniden yerleştirme planı kapsamında, ABD’de mülteci statüsüyle ilgilenen 67 binden fazla kişinin ismini aldığını bildirdi.
Almanya Başbakanı Scholz, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını kınadı Almanya Başbakanı Scholz, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını kınadı
ABD'deki Güney Afrika Ticaret Odası tarafından büyükelçiliğe verildiği belirtilen listenin, resmi başvuru niteliği taşımadığı ancak 67 binden fazla kişinin adını listeye yazdırdığı belirtildi. Ticaret Odası Başkanı Neil Diamond, bir televizyon kanalına yaptığı açıklamada, listede 67 bin 42 ismin yer aldığını, bu kişilerin çoğunun 25 ila 45 yaşlarında ve çocuk sahibi kişiler olduğunu söyledi. Diamond, kuruma bilgi talebiyle birçok kişinin ulaştığını, Dışişleri Bakanlığı ve Pretoria’daki büyükelçilikle temasa geçerek, "mülteci statüsü için kayıt yaptırmak isteyen Güney Afrikalılar için bir kanal açılmasını talep ettiklerini" aktardı. ABD Büyükelçiliğinden yetkililer, ABD’deki Güney Afrika Ticaret Odasından isim listesinin alındığını doğruladı. Trump, Güney Afrika’nın 63 milyonluk nüfusunun yüzde 8’sinden fazlasını oluşturan beyazların "siyahların liderliğindeki hükümet tarafından ırk ayrımcılığına uğradıklarını" iddia ediyor. Beyaz toplumun büyük bölümünü yüzyıllar önce sömürge döneminde buraya gelen Hollanda kökenli çiftçilerin torunları olan Afrikaner etnik grubu oluşturuyor. ABD Başkanı Trump, Güney Afrika yönetiminin kendilerine kötü davrandığını ileri sürerek, "beyaz Güney Afrikalı çiftçilere" vatandaşlık verilmesini gündeme getirmişti. Trump, ayrıca "beyaz çiftçilerin topraklarına el konulduğu" iddiasıyla 7 Şubat’ta yayımladığı bir kararnameyle ABD’nin Güney Afrika’ya sağladığı fonları kesmişti.
Beyaz Saray’dan 7 Şubat’ta yapılan açıklamada, Güney Afrika’nın "2024 tarihli Toprak Kamulaştırma Yasası", İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı’nda (UAD) açtığı "soykırım" davası ve İran ile "yakın ilişkiler" kararına gerekçe gösterilerek, bu ülkeye yönelik yardımlara son verilmesine ilişkin yürütme kararı alındığı bildirilmişti. Resmi verilere göre ABD, Güney Afrika’ya 2023’te yaklaşık 440 milyon dolarlık bütçe ayırmıştı. Güney Afrika hükümetine göre, HIV/AIDS programının yüzde 17’sini oluşturan PEPFAR yardımı hariç ABD’den başka bir fon alınmıyor. Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa tarafından geçen ay imzalanan ve ABD’nin kararına temel gerekçe gösterilen "2024 tarihli Toprak Kamulaştırma Yasası" ise hükümete tarım arazilerini kamulaştırması için geniş yetkiler tanıyor. Güney Afrika’da 2025 itibarıyla yaklaşık 44 bin beyaz çiftçinin, ülkenin 100 milyon hektarlık tarım arazilerinin yüzde 61’ine sahip olduğu ifade ediliyor. Pretorya yönetimi, 2030’a kadar siyahi çiftçilere 8 milyon hektar tarım arazisi dağıtılmasını hedefliyor.
=======================
Kişisel Verilerin Koruma Kurumu (KVKK), Turknet’in 244 bin 396 kullanıcısının verilerinin sızdığının belirlendiğini, buna ilişkin detaylı incelemelerin sürdüğünü duyurdu.
21-Mart-2025
KVKK’dan yapılan açıklamada, 6698 Sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun “Veri güvenliğine ilişkin yükümlülükler” başlıklı 12. maddesinin (5) numaralı fıkrasındaki “İşlenen kişisel verilerin kanuni olmayan yollarla başkaları tarafından elde edilmesi halinde, veri sorumlusu bu durumu en kısa sürede ilgilisine ve Kurula bildirir. Kurul, gerekmesi halinde bu durumu, kendi internet sitesinde ya da uygun göreceği başka bir yöntemle ilan edebilir” hükmü bulunduğuna dikkat çekildi.
Açıklamada şunlar kaydedildi:
“ Veri sorumlusu sıfatını haiz Turknet İletişim Hizmetleri A.Ş. tarafından kurula iletilen veri ihlal bildiriminde özetle; ihlalin veri sorumlusunun servislerinden birine gerçekleştirilen SQL Injection saldırısı neticesinde gerçekleştiği, ihlalin 26-Şubat-2025 tarihinde başladığı ve 11-Mart-2025 tarihinde genele açık bir BTK şikayet kaydı ile tespit edildiği, ihlalden etkilenen ilgili kişi grubunun aboneler/üyeler olduğu, ihlalden etkilenen kişisel verilerin müşterilere ait ad, soyad, telefon numarası, abonelik numarası, TC kimlik numarası, TurkNet abonelik devre bilgileri, adres, statik IP bilgileri olduğu, ilk incelemelerde ilgili log kayıtlarına bakıldığında 244 bin 396 kullanıcının verilerinin sızdığının tespit edilebildiği, veri sorumlusu bünyesinde detaylı incelemenin devam ettiği, ilgili kişilerin 0850 288 80 80 / 0850 344 28 18 numaralı Turknet hızlı işlem hattından veya ‘Fulya, Büyükdere Cd. Torun Center No: 80 A Blok No: 74-A-34394 Şişli/İstanbul’ posta adresinden ihlal ile ilgili bilgi alabileceği bilgilerine yer verilmiştir.”
Açıklamada, konuya ilişkin incelemenin sürdüğü belirtildi.
⦿ https:// www.veryansintv.com/turknetteki-sizintinin-bilancosu- aciklandi-244-binden-fazla-abone
=======================
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, vatandaşları İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yönelik soruşturmaya tepki göstermeleri için meydanlara çağırdı. "Kavga etmeye değil evlatlarımıza sahip çıkmaya, kol kola girmeye davet ediyorum" diyen Özel, "Önümüze kanuna aykırı emirle set çeken varsa polise zarar vermeden yıkın geçin" ifadelerini kullandı.
21-Mart-2025
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık’ın gözaltına alınmasının ardından bugün Beylikdüzü Belediyesi’ni ziyaret etti.
Belediye önünde açıklamalarda bulunan Özgür Özel, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın “Halkı sokağa, meydanlara çağırmak en hafif tabiriyle sorumsuzluktur” sözlerine yanıt verdi. “Bu sokakları meydanları dolduran biz değiliz, sizin hukuksuzluğunuz ve yaptığınız haksızlıklardır” diyen Özel, vatandaşlara da uyarılarda bulundu.
Özel, “Hakkımız olan meydana girmek, haksız emir varsa için yürür geçeriz ama polisimize kötü bir şekilde saldırmak bizim işimiz değil ama önümüze kanuna aykırı emirle set çeken varsa polise zarar vermeden yıkın geçin” ifadelerini kullandı.
Beylikdüzü’nde konuşan Özgür Özel, şunları kaydetti:
“ Beylikdüzü, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok kıymetli, çok önemli ve önemi her geçen gün artan, tarihteki yerini tam olarak aldığında çok farklı şekilde anılacak olan, şimdi bizlerin bildiği, doğru okuyanların gördüğü ama bir gün Türkiye tarihi konuşulduğunda öneminin çok daha fazla anlaşılacak bir ilçe. Şundan emin olun ki Beylikdüzü büyük bir yürüyüşün ilk adımının atıldığı, büyük bir mücadelenin ilk zaferinin kazanıldığı ilçedir.
Beylikdüzü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu ve birinci Cumhurbaşkanı olduğu, ülkenin bundan sonraki Cumhurbaşkanı’nın ilk adımını attığı ilçedir. Sayın Erdoğan, ‘Ben futbol bilirim. Futbol oynarım’ diyor. Beylikdüzü’nü ona hatırlatalım. Beylikdüzü Ekrem İmamoğlu’nun kendisine ilk golü attığı yerdir. Ekrem İmamoğlu, futbolda kalecidir, gol yemez ama Ekrem İmamoğlu, Recep Tayyip Erdoğan’a gol atar, maç kazanır. Ben Beylikdüzü’nü aslında şöyle bir ilçe olarak görüyorum.
Yukarıdan baktığınızda, uçakta, helikopterde Beylikdüzü’nü de görüyorsunuz, yanındaki Esenyurt’u da. Esenyurt, Cumhuriyet Halk Partisi’nden AK Parti’ye geçtiğinde nüfusu 70 bindi. Geri aldığımızda nüfusu 1 milyondu. Esenyurt ile Beylikdüzü’ne yukarıdan baktığınızda bir tarafta bir ot, bir ağaç göremiyorsunuz. Tayyip Bey ve atadıkları, hepsini yemiş, yerine beton dökmüş ama Beylikdüzü’ne baktığınızda, iyi bir imar planı, iyi bir kentleşme, inanılmaz yeşil alanlar ve yıllardır, 30 yıldır büyüyen ama boğmayan, boğulmayan, yaşamı terk etmeyen, yeşilden vazgeçmeyen, plansız ve programsız, dikine yapılaşmaya izin vermeyen, kent rantını kente döndüren bir ilçe görüyorsunuz.”
Burada bugün büyük bir tartışma var. Adalet ve Kalkınma Partisi, saray gazetecileri ve trolleri eliyle sanki Ekrem İmamoğlu’nun, Murat Çalık’ın yolsuzluklar yaptığı, sanki onların AK Parti’nin çok iyi bildiği imar yolsuzluklarıyla, ihale yolsuzluklarıyla anılmalarını istedikleri bir algı operasyonu yürütüyorlar. Hiçbir şey yapmasak, sadece milletimizden bir jüri kursak, 100 kişiyi getirsek, desek ki, ‘Bakın ey ahali. Bu Esenyurt’u yıllardır AK Parti yönetti. Bu Beylikdüzü’nün ise 1999’da şehir planını Murat Çalık yaptı. Burayı ilçe olduktan sonra bir dönem AK Parti yönetti. Beylikdüzülüler gördüler, hemen ’Aman ha’ dediler, ’Verin burayı. Ben burayı Ekrem İmamoğlu’na emanet edeceğim.’ Ardından da İmamoğlu, İstanbul Büyükşehir’e geçince ’Murat Çalık’a emanet edeceğim.’
Sonuç şu: Beylikdüzü’nün nüfusu ikiye katlanmış olmasına rağmen, her yıl burada yeşil alan miktarı artıyor. İmamoğlu ve Çalık’ın yönettiği Beylikdüzü’nde kişi başına yeşil alan 10 metrekare, Esenyurt’ta yarım metrekare. Şimdi 100 kişilik halk jürisine sorsak, burayı mı rantçılar yönetti, burayı mı rantçılar yönetti? Burada mı yolsuzluk var, burada mı yolsuzluk var? Burada mı kent suçu var, burada mı kent suçu var? 100 kişiden biri Beylikdüzü’nü Esenyurt’tan kötü, Ekrem İmamoğlu’nu Murat Çalık’ı, Esenyurt’u yöneten AK Partililerden kötü bulursa ben siyaseti bugün bırakırım.
Beylikdüzü düzgün, dürüst, şeffaf siyasetin, kenti seven, doğayı seven, insanı seven siyasetin başkentidir. Esenyurt kent suçları müzesidir. Bu kenti 2009’dan beri koruyoruz. 2009-14 arası AK Parti’deydi ama belediye meclis çoğunluğu bizdeydi, bir santim haksızlığa izin vermedik. 2014-19 Ekrem Başkan, 2019’dan beri Murat Başkan bu büyük başarının, bu efsane işlerin mimarıdırlar. Bakın bütün Türkiye’de şehirde gidecek yer kalmayınca, yeşil alanlar imar değişikliği ile konut, işyeri ya da kamu alanına dönüştürülür. Bir çok yerde yeşil alanı alırlar, dönüştürürler, sosyal güvenlik kurumuna, vergi dairesine, emniyete ya da konuta imar açarlar. Beylikdüzü’nde Murat Çalık, Ekrem İmamoğlu SGK’nın arazisini belediyenin parasıyla satın alıp, oraya kent ormanı yapmış iki kahramandır.
Herkes ne konuştuğunu bilecek. İçeri attığınız Murat Çalık’ın dışarıya ilk mesajı ‘Aman ha aman. Beslenme saati, beslenme çantası aksamasın.’ Ne diyor? Önce 900’le başladı, şimdi her gün 2 bin öğrenciye, her sabah diyetisyenin karar verdiği, beslenme uzmanlarının karar verdiği bir beslenme çantasını, üstünde belediyenin adı, kendi adı yazmadan, sağ elin verdiğini sol ele göstermeden, okuldaki çocuğu ’Senin çantanı anan doldurdu, benimki belediyeden yardım geldi’ hissi yaratmadan her sabah o çocukların okulda yiyeceklerini, 2 bin yoksul gariban çocuğa veriyor ya Murat Çalık. O çocukların annelerinin duası bize yeter.”
Deprem oldu belediye başkanlarını Hatay’a yönlendirmek için telefonlar açıldığında Murat Çalık ne dedi biliyor musunuz? Hatay’dayım dedi. İlk gidendi. Sonra ne yaptı biliyor musunuz eline mesleği şehir plancılığı aldığı kalemle bir şey çizdi. Anlamadık hiçbirimiz. Üç gün sonra önce alt yapıları hazır 400 çadır, sonra o çadır kent 3 günde 400 çadır 5 bin kişiye ev sahipliği yapan bir çadır kente dönüştü.
Bir baktık çok kısa süre sonra inanılmaz bir konteyner kent; içinde bir köşesinde itfaiyesiyle bir köşesinde sağlık ocağıyla, kreşiyle okuluyla, psikolojik danışma merkezleriyle orada 3-4 haftada inanılmaz bir kent yarattı. Dönerken o kenti valiliğe devretti. Koreliler geliyor Japonlar geliyordu Almanlar geliyordu devletimiz depremde ne güzel çalıştığını göstermek için vali, Murat Çalık’ın yaptığı konteyner kenti gezdiriyordu. Onun için herkes ne konuştuğunu bilecek!
Saraçhane’de kalıyorum iki istisnası var, dün bir Esin hanıma gittim bugün de buraya geldim. Şimdi de Çalık ailesine ziyarete gidip böyle bir evlat yetiştiren ailesine teşekkür etmeye gideceğim.
Tayyip Bey dün akşam yine uykusundan uyandı çok derinden ve güçlü bir sesle uyandı o sesi duydukça bir daha uyuyamadı, o ses kendi sesi. Onu şu ses uyutmuyor; İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır.
Bu akşam 21 ilde 14 büyükşehirde ve 81 ilde il başkanlarımızı 14 büyükşehirde belediye başkanlarımızın 21 il belediyemizde il belediye başkanlarımızın katılacağı, hepimizin sokaklara meydanlara döküleceği şekilde sokağa ve meydana davet ediyorum.
Korkaklar yalana sarılıyorlar, tweet atıyorlar açıklama yapıyorlar, diyor ki sokağa çağrı sorumsuzluktur bizim çağrımız yakmaya yıkmaya değil kol kola girmeye, kavga etmeye değil evlatlarımıza sahip çıkmaya, demokratik şekilde milyonlar olup sokaklara akmaya, sokaklara 10 binleri 100 binleri milyonları barışçıl gösterilerle demokratik tepkimizi göstermeye ve anayasal hakkımızı kullanmaya davet ediyorum.
Ve bunu efendim sokağa davet sorumsuzluktur diyenlere şunu söylüyorum, bu sokakları meydanları dolduran biz değiliz sizin hukuksuzluğunuz ve yaptığınız haksızlıklardır. Bir uyarım var, her türlü tepki haktır, sakın ha sakın, bazen polise kanunsuz emirler verilse de ne bir polisimize ne de bazı içimizde olan ama devlet tarafından ya da birtakım farklı yapılar tarafından sizi haksız göstermek için devletin içine sızmış birtakım yapıların yapacağı işlere bizzat siz engel olun. polise saldırmak değil elbette hakkımız olan meydana girmek haksız emir varsa için yürür geçeriz ama polisimize kötü bir şekilde saldırmak bizim işimiz değil. Ama önümüze kanuna aykırı emirle set çeken varsa polise zarar vermeden yıkın geçin!”
=======================
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının, İstanbul Barosu yöneticilerinin, kendilerine verilen yetkiyi "amaç dışı" kullandıkları iddiasıyla açtığı ve baro yöneticilerinin görevlerinin sona erdirilmesini talep ettiği davaya devam ediliyor.
21-Mart-2025
İstanbul 2. Asliye Hukuk Mahkemesindeki dava, izleyicilerin fazla olması dolayısıyla İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesi salonunda görülüyor. Duruşmayı, Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Erinç Sağkan, CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Trabzon Milletvekili Sibel Suiçmez, TİP İstanbul Milletvekili Ahmet Şık, çok sayıda baro başkanı ve avukatın yanı sıra yurt dışından gelen gözlemciler de izliyor.
ANKA’nın haberine göre; duruşmaya, hakkındaki bir soruşturma nedeniyle tutuklu bulunan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Fırat Epözdemir’in SEGBİS aracılığıyla katıldığı sırada, salondaki avukatlar “Savunma susmadı, susmayacak” sloganı attı.
Duruşmada söz verilen cumhuriyet savcısı, davanın kabulüne karar verilmesini talep etti.
İstanbul Barosu Başkanı İbrahim Kaboğlu ise beyanında, önceki celse başsavcılığının davaya gerekçe olarak gösterdiği Avukatlık Kanunu’nun “Amaçları dışında faaliyet gösteren barolar ile Türkiye Barolar Birliği sorumlu organlarının görevlerine son verilmesine ve yerlerine yenilerinin seçilmesine, Adalet Bakanlığının veya bulundukları yer Cumhuriyet Başsavcılığının istemi üzerine, o yerdeki asliye hukuk mahkemesince basit usule göre yargılama yapılarak karar verilir ve dava en geç üç ay içinde sonuçlandırılır” düzenlemesinin Anayasa’ya aykırı olduğunu belirttiklerini anlattı.
Kaboğlu, bu sebeple düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesine (AYM) başvurulması gerektiğini dile getirdiklerini belirterek, “Gerekçe de belirtmediniz. Ret kararınız da Anayasaya aykırıdır. Dosyayı Anayasa’ya aykırılık itirazımız kapsamında AYM’ye göndermenizi tekrar talep ediyoruz” dedi.
İstanbul Barosu Başkan Vekili Mehmet Köksal da, “Bu davanın başından beri birçok hata yapılmakta ve birçok hukuki absürtlük de devam etmektedir. Anayasa aykırılık konusunda söylenenlere katılıyorum. Bu dava yok hükmündedir. Davanın reddine karar verilmesini talep ediyorum” diye konuştu.
Baro Yönetim Kurulu Üyesi Ezgi Şahin Yalvarıcı’nın avukatı Baran Doğan ise “İstanbul Savcılığı bugünlerde kötü işler yapıyor. İlk önce bir ceza davası, sonra da hukuk davası açıyor. Usulleri bu oldu. Arkasına medya gücünü alıp tüm davaları zehirliyorlar. Savcılık eline çekici almış, herkesi çivi zannediyor. Ama 65 bin avukatın çivi olmadığını onlara göstereceğiz” dedi.
Tutuklu Baro Yönetim Kurulu Üyesi Epözdemir de, “Ceza davasını beklemeden bence davayı red bile edemezsiniz. Zannetmeyin ki size kurulan baskılar bizim kulağımıza gelmiyor” diye konuştu.
TBB Başkan Erinç Sağkan da davanın Türkiye’deki 200 bin avukatı ilgilendirdiğini söyledi ve “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı anladığım kadarıyla tüm tuşlara basıyor. Kendisini denetlenemez görüyor. Artık kamuoyuna yaptığı açıklamalarda bile lekelenmeme hakkını hiçe sayabiliyor” dedi.
Erdem Atay, baro seçimleri öncesi kaleme aldığı köşe yazısında İbrahim Kaboğlu’nun listesindeki bazı isimleri ifşa etmişti.
Atay, DEM Parti ve PKK ile bağlantılı isimlerle birlikte Kaboğlu’nun anayasa değişikliği planlarını gündeme getirmişti.
Etnikçilik temelli listesi ve hukuk anlayışından söz ettiği Kaboğlu’nun geçmişine de ışık tutan Atay, “Kaboğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun anayasa değişikliği ve anayasal bazı konular için sürekli başvurduğu kişi. Kaboğlu, Anayasa’dan ilk 4 maddeyi kaldırmayı planlıyor. Abdullah Öcalan’ın ‘demokratik özerklik’ teorisine destek veriyor. Hazırladığı anayasa taslaklarında federasyon ve özerkliğe dikkat çekiyor. AKP’nin PKK açılımına destek vermişti. ’Türk’ yerine ’Türkiyelilik’ ifadesinin kullanılmasını önerdi. Ergenekon operasyonlarının genişletilmesi için destek imzaları attı… ve kendisi terör örgütü propagandası yapmak suçundan 2017 yılında bünyesinde bulunduğu Marmara Üniversitesi’nden KHK ile ihraç edildi. Şimdi de dünyanın en büyük barosu olan İstanbul Barosu başkanlığına aday…” ifadelerini kullanmıştı.
Atay’ın yazısıyla ilgiliKaboğlu’nun listesinden TBB delege adayı olan Özden Özdemir açıklama yapmıştı.
Bianet’e konuşan Özdemir, “Benim de yer aldığım kurul adayları listesinin yayımlanmasından sonra da iktidar bağlantılı aşırı milliyetçi bazı internet sitelerinde listede bulunan avukat arkadaşlarımızı müvekkilleri üzerinden suçlayan, LGBTİ+ hak savunuculuğunu, kadın hakları mücadelesini, suç olarak gösteren tamamen kara propaganda amacı güden haberler yapılmaya başlandı.” ifadelerini kullanmıştı.
Atay ise, Özdemir’e “Özden Özdemir… Benim ya da Veryansın Tv’nin tek bir çalışanının Saray’la en ufak bir bağlantısını çıkarmazsanız müfteri, şeref yoksunu, yalancısınız… Çıkarırsanız biz özür dilemeye hazırız. Aşırı milliyetçi de sizin babanızdır! Örtülü sahte solculuk oyunlarınızı, gizli Türkiye düşmanlığınızı kendinize mağduriyet çıkararak gizleyemezsiniz. Hepinizi tanıyoruz.” yanıtını vermişti.
Daha sonra Atay’ın yazısıyla ilgili Kaboğlu’ndan ilk açıklama gelmişti.
Kaboğlu, isim isim PKK’ya yakın kişilerin kaleme alındığı yazının iftira olduğunu öne sürerek, “Anayasal yıkıma karşı hukuku etkili kılma ereğinde Değişim İçin Avukatlar (DİA), pusuda bekleyen iftira odaklarını panikletmiş olmalı. “Anayasa’nın değişmez maddeleri” ve DİA adaylarının avukatlık meslekleri üzerinden karalama kampanyası başlatıldı. Değişmez maddeler üzerine yazdıklarımı hiç okumamışlar; avukat arkadaşları ise müvekkillerinden hareketle “Veryansın”! etmişler.” demişti.
İstanbul değil Kandil Barosu… İbrahim Kaboğlu ‘yalan’ dedi, Erdem Atay’dan yanıt geldi
Kaboğlu’nun ifadelerine yanıt veren Atay da “Kaboğlu ve listesiyle ilgili yazdığım yazı yalanmış! Kara çalmaymış! Mahkemeye vereceklermiş! Anlaşılan o ki gerçekleri yazmamız kendilerine darbe vurmuş. Elinizden geleni ardınıza koymayın. Mahkemede hesaplaşalım…Siz 30 avukat ben tek!” ifadelerini kullanarak ‘İstanbul değil Kandil Barosu’ yazısını paylaşmıştı.
Erdem Atay’ın “İstanbul değil, Kandil Barosu” yazısını okumak için tıklayın:
⦿ https:// www.veryansintv.com/yazar/erdem-atay/kose-yazisi/ istanbul-degil-kandil-barosu
=======================
21-03-2025
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) düzenlenen ‘yolsuzluk’ operasyonunda gözaltına alınan Medya A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve Ekrem İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun, soruşturmaya dair görüntülerle ilgili suç duyurusunda bulunacağını açıkladı.
19 Mart’ta gözaltına alınan Ongun dün mal varlığına el konulmuştu.
Peşinden evinden çıkan bir miktar para, iki silahın görüntüleri iktidar medyası ve iktidara yakın gazeteciler tarafından sosyal medyaya servis edilmişti.
X’ten açıklama yapan Ongun görüntüleri doğruladı ama ‘algı yapıldığını’ savundu.
Gizlilik kararına dikkat çeken Ongun’un açıklaması şöyle:
“ FETÖ’cü olduğu Sabah gazetesi haberleriyle bile defalarca tescil edilmiş birinin gizlilik kararı olan bir dosyadaki görüntülere ulaşması devletimiz açısından ciddi bir güvenlik sorunudur.
Paralar yayılarak çekim yapıldığı için zamanında ayakkabı kutularından çıkanlar gibi miktarı çokmuş gibi gösterilmek istemiştir ama aslında toplamı 20-30 bin dolar değerinde çeşitli döviz ile ikisi de ruhsatlı ve beş yıldır hiç dokunulmamış iki tüfeğim mevcuttur.
Tüfeklerin biri rahmetli gazeteci Ufuk Güldemir’in bana vasiyetinde bıraktığıdır diğerini ise bir arkadaşımın tavsiyesi ile aldım, görüntülerin tamamen algı yaratmak amacıyla bir takım basına servis edildiği görülmektedir.
Başta devletin televizyonu TRT olmak üzere gizlilik kararı olan bir soruşturmada kendilerine servis edilen görüntüleri yalan iddialarla ve imalarla paylaşan tüm mecralar hakkında avukatlarım suç duyurusunda bulunacaklardır.”
Ongun açıklamasına ayrıca şu notu düştü: “Daha önceki yıllarda trollerin hedef göstermesi ile hakkımda açılan soruşturmada MASAK incelemesi dahil tüm incelemelerden hiçbir sonuç çıkmamıştır. Tüm gelirlerimin uygunluğu devlet birimlerince detaylı incelenerek teyit edilmiştir.”
Murat Ongun’un mal varlığına el konuldu
⦿ https://www.diken.com.tr/ murat-ongunun-mal-varligina-el-konuldu/
Özdağ’dan Saymaz’a: İsmail seni burada istemiyorum, sakın gelme
‘ Provokatif paylaşım’ gerekçesiyle 54 gözaltı
⦿ https://www.diken.com.tr/ provokatif-paylasim-gerekcesiyle-54-gozalti/
Sosyal medyayı etkileyen bant genişliği daraltması sona erdi
⦿ https://www.diken.com.tr/ ifod-sosyal-medyayi-etkileyen-bant-genisligi-daraltmasi- sona-erdi/
ODTÜ’de polis protestolara biber gazı sıktı
⦿ https://www.diken.com.tr/ odtude-protestolara-biber-gaziyla-mudahale/
Ankara Valiliği, ODTÜ metro istasyonunda seferleri durdurdu
⦿ https://www.diken.com.tr/ ankara-valiligi-odtu-metro-istasyonunda-seferleri- durdurdu/
Galatasaray Üniversitesi’nde diploma boykotu
⦿ https://www.diken.com.tr/ galatasaray-universitesinde-diploma-boykotu/
İstanbul Üniversitesi’nde İmamoğlu için protesto eylemi
⦿ https://www.diken.com.tr/ istanbul-universitesinde-imamoglu-protestosu/
İmamoğlu gözaltına alındı
⦿ https://www.diken.com.tr/ ekrem-imamoglu-gozaltina-alindi/
İmamoğlu: Diploma umrumda değil, artık herkesin kazanılmış hakları tehlikede
https:// www.diken.com.tr/ongun-avukatlarim-suc-duyurusunda- bulunacak/
=======================
AKP'li eski vekillere verilen iftarda konuşmasının sonuna bıraktığı İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına yönelik protestolardan "CHP’nin iç işi" olarak söz eden Erdoğan rakibi İmamoğlu’nun adını anmadı.
Erdoğan, AKP Konferans Salonu’nda, iftarda bir araya geldiği partisinin önceki dönem milletvekillerine seslenirken iki gündür İstanbul başta olmak üzere Türkiye metropollerinin yanısıra, Trabzon, Rize, Konya, Bursa gibi kentlere de yayılan İmamoğlu’nun gözaltına alınmasına yönelik tepkilere kısaca değindi.
Erdoğan, tüm dünya basınında yankılanan, hisse senedi, tahvil, altın ve döviz piyasalarını sarsan, TL'nin dolar karşısında yüzde 12 değer kaybetmesine neden olan ve birçok kentte onbinlerce insanın iki gündür sürdüregeldiği Cumhurbaşkanlığı yarışında en önemli rakibinin gözaltına alınmasını protesto eylemlerini önemsiz ve "muhalefetin kendi iç kavgaları ve veya hukukla olan sıkıntısı"ndan kaynaklanan olaylar olarak yorumladı.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınması sonrasında patlak veren protestoları "Muhalefetin kendi iç kavgalarını veya hukukla olan sıkıntılarını, ülkenin en önemli meselesi gibi gösterme gayreti, riyakârlığın dik alası" olarak tanımlayan Erdoğan, "Ülkemiz muhalefeti merhum Ziya Paşa’nın dediği gibi ’herkesi kör, âlemi sersem sandığı’ için yaptığı hataları daha büyük hatalarla savunmayı, şecaat arz ederken sirkatin söylemeyi siyaset zannediyor." dedi.
"Hırs ve ihtirasının adeta akıllarını esir aldığını" söylediği muhalefeti suçlayan Erdoğan "Polisimize saldıracak, hâkime, savcıya, mahkemelere tehditler savuracak kadar muvazeneyi yitirmiş vaziyetteler." dedi.
Erdoğan muhalefetin "gerek diploma meselesinde gerekse yolsuzluk, hırsızlık meselesinde yargının ortaya koyduğu iddialara asla cevap verm[ediğini], vere[mediğini]" iddia etti. [...]
"Deseler ki 'Kardeşim, bu diploma alın teriyle, usulüne uygun şekilde alınmış bir belgedir.' Bunu, ilgili arkadaşlarımız vasıtasıyla ve hukuki argümanlarla konuşup tartışmak mümkündür. Aynı şekilde, deseler ki 'Kardeşim, belediyede hiçbir hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük, haksızlık, karanlık ve karmaşık ilişki yok.' Bunu da yine işin erbabı vasıtasıyla ve hukuki deliller ışığında konuşup tartışmak mümkün ama bunları yapmıyorlar, yapamıyorlar. Çünkü hepsinin ve çok daha fazlasının doğru olduğunu, gerçek olduğunu en iyi kendileri biliyor." diyerek suçlamalarını sürdürdü.
Erdoğan CHP'lilerin suçlamalara konu olan "bilgi ve belgelerin çoğunun bizzat kendi partilileri tarafından yargıya aktarıldığının da farkında" olduklarını iddia etti. "Kamuoyu önünde timsah gözyaşları döken CHP yöneticilerinin çoğunun parti içi çekişmede rakip eledikleri için kapalı kapılar ardında sevinçten yerlerinde duramadıkları da ortadadır." dedi.
"CHP'nin meseleleri[nin], ülkenin ve milletin değil, kendi genel merkezlerindeki bir avuç muhterisin konusu" olduğunu söyleyen Erdoğan, "ne şahsen, ne parti ne de İttifak olarak muhalefetin müsamerelerine ayıracak vak[itleri] olmadığını" [...] ülkenin gerçek gündemiyle meşgul olduklarını, işlerine baktıklarını ve hedeflerine odaklandıklarını" ifade etti, "Hamdolsun, 23 yılımızın her günü, her anı, bu şekilde ülkemize sayısız eser ve hizmet kazandırarak geçti," dedi.
⦿ https://bianet.org/haber/ erdogan-protestolari-onemsemez-gorundu-305653
=======================
@MuratBelgeBilgi
21-Mart-2025
Çünkü o “legalite”yi meydana getiren yasaları kendileri yaparlar. Bu çerçevede Hitler olsun, Mussolini olsun, hepsi “legal”, yani “yasal”dır. Ve hiçbiri “meşru” değildir
Recep Tayyip Erdoğan “riyasetinde” AKP, iktidar olduğundan beri, Türkiye’nin hukuki yapısının “ihlal” etti. Şaşılacak bir şey değildi bu çünkü “siyasal İslam” zaten bu yapıyla kavgalıydı. Kısmen orta çağda biçimlenmiş bir “İslami” düzeni egemen kılma mücadelesi veriyordu ve bunun gizlisi saklısı yoktu. Onun için epey bir süredir bu “yabancı” hukukun yerine “yerli ve milli” bir hukuku getirdiğini ilan edeceği aşamayı bekliyordum. Doğrusu, çok uzun sürmedi.
MHP destekli AKP (“eşittir Tayyip Erdoğan”) iktidarında adım attığımız yeni aşamada beklenen dönemece girdik. Bir şeylerin tehlikeli bir biçimde değişmekte olduğunu Devlet Bahçeli’nin PKK ve Abdullah Öcalan üstüne “fikirlerini” açıkladığı zaman kemiklerimde hissettim. Bahçeli’nin bu aşamada söylediği sözleri söylemesi için genel siyasetlerinde ciddi bir değişim olması gerekiyordu.
AKP-MHP ittifakı ciddi oy kaybına uğramaya başlamıştı. Bunun böyle olduğundan kendilerinin haberdar olmamasına imkan yoktu. Bunu durdurmak için farklı politikalar izlemeleri gerekecekti. Ne olabilirdi bu “farklı” politika? Bunları bilmemiz mümkün değil. Ancak birtakım tahminlerde bulunabiliriz. Ben Öcalan’la süren gizli görüşmelerde bir sinyalin belirdiği tahmininde bulunuyorum: silah bırakma, örgütü lağvetme vb.
Ve bir iş bölümü üzerinde anlaşmış olmalılar. Nasıl bir iş bölümü? Daha “şahin” bilinen Devlet Bahçeli Kürtler’e dostluk eli uzatsın. Koşullarını kabul ettirebiliyorsa ne ala? Olmuyorsa, devletin bunu nasıl cezalandıracağını da Erdoğan temsil etsin.
Kamuoyu, Bahçeli’nin Öcalan’a “meclis” daveti gibi jestlerden bir “yumuşama” tavrına hükmetti. Ben böyle bir şey görmedim. “Örgütü feshettiğini ilan etmek üzere meclise gelip konuşsun” diyordu Bahçeli: yani, yenildiğini duyursun! Ve bunun tartışması filan olmamalı. Yani, bizim dikte edeceğimiz bir barış olmalı. Bundan Kürtler’e düşen, “barış” kelimesi, “kendisi” değil. Orta yerde bir “Kürt Sorunu” olduğu bile kabul edilmiyor. “Yahu, bu nasıl ‘barış?” diye sormak da yasak. Cezası var.
Şimdi bu “süreç” ilerliyor. Ama bu arada İmamoğlu olayı çıktı ve İmamoğlu olayı gündemin merkezine geçip oturdu. Oturması da kaçınılmaz. Örneğin ABD başkan adayının “KGB ajanı” olarak tutuklanması gibi bir şey. Herhalde AKP’nin militan taraftarlarının bile inanmadığı, inanmayacağı bir iddia (“inanmak” başka, “inanır gibi yapmak” başka). Ama Tayyip Erdoğan bu gibi şeyleri omuzlamayı göze aldı ve hamlesini yaptı. Bu hamleyi yapan bir iktidar, kendini herhangi bir kuralla kayıtlı sayıyor olamaz. Bu, “seçim filan yok, arkadaşlar” demekten çok farklı olmayan bir eylem. “Beni çok sevdiğinizi biliyorum ve demokrasinin gereği istediğinizi yapıyor, ikide birde “seçim” diye rahatınızı kaçırmamak üzere iktidara el koyuyorum.” Muhalefetin kimi aday göstereceğini iktidarın belirlediği bir seçime “seçim” denebilir mi?
Böylece iktidar “legalite”nin sınırlarını hükümsüz saydı ve dışına taştı. Çok sık rastlanan bir durum değil. Genellikle muhalefet (“darbe” ile ya da onun gibi bir yöntemle) bunu yapar.
Erdoğan zaten böyle olduğunu iddia edecektir ve zaten böyle yapmaya başlayacaktır. Bu muhalefete, illegal iktidarla legalite dışına çıkmadan mücadele etmek gibi son derece güç bir yük yüklüyor. Bu koşullarda ne yapılacaksa toplumun kabulünü ve desteğini alarak yapılmalı. Ölçü ister istemez biraz kayıyor ama demokrasinin dışına kaymıyor, tam tersine, daha özüne iniyor. “Legalite”den “legitime”e, yani meşruiyete geçiş demek bu. Büyük kitlelerin “meşru” gösterdiği eylem dar anlamıyla “yasal” olmayabilir, ama “yasal”ı aşan ve gereğinde kapsayan biçimde “meşru”dur.
Bütün diktatörler, aslında “legalite”den yanadırlar. Çünkü o “legalite”yi meydana getiren yasaları kendileri yaparlar. Bu çerçevede Hitler olsun, Mussolini olsun, hepsi “legal”, yani “yasal”dır. Ve hiçbiri “meşru” değildir.
16-Mart-1943’te Ankara’da doğdu. İngiliz Erkek Lisesi’ni ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü bitirdi. Aynı bölümde asistanlık ve doktora yaptı. 1969’da İngiltere’deki Sussex Üniversitesi’nde araştırmacı olarak bulundu. Christopher Caudwell ve Marksist estetik konulu teziyle 1980’de doçent oldu.
Genç yaşlarda yaptığı William Faulkner ve James Joyce çevirilerinin yanı sıra 1964’ten itibaren Yeni Dergi, Papirüs gibi dergilerde çıkan eleştirileri, yorum yazılarıyla tanındı. Namık Kemal, Behçet Necatigil gibi yazarlar üstüne incelemeler yaptı. 1970’te Halkın Dostları Dergisi’nin kurucuları arasında yer aldı. 12-Mart-1971 muhtırasıyla başlayan darbe döneminde iki yıl cezaevinde kaldıktan sonra 1974’te üniversiteye döndü. 1975’te Birikim dergisini kurdu. 1981’de YÖK’ün kuruluşunun ardından üniversiteden istifa etti. 1983’te İletişim Yayınları’nı kurdu, 1984’te Yeni Gündem dergisini çıkartmaya başladı. Denemelerini Tarihten Güncelliğe (1983), 12 Yıl Sonra 12 Eylül (1992), Edebiyat Üstüne Yazılar (1994) kitaplarında topladı. 1980’lerde Sadık Özben mahlasıyla düzenli olarak mizah yazıları yazdı. 1991’de Helsinki Yurttaşlar Derneği, Türkiye şubesini kurdu. 1997’de profesör oldu; 1995’ten bu yana Bilgi Üniversitesi Karşılaştırmalı Edebiyat Bölümü’nde akademik çalışmalarını sürdürüyor.
Marksist estetikten militarizme, edebiyattan yemek kültürüne, Osmanlı ve İstanbul tarihine dek birçok farklı alanda 26 tane kitabı ve çok sayıda makalesi yayımlandı. Halkın Dostları, Birikim, Yeni Dergi, Yeni Gündem, Milliyet Sanat, Papirüs dergilerinde ve Cumhuriyet, Demokrat, Milliyet, Radikal, Taraf gazetelerinde yazdı. Hale Soygazi ile evli.
► Tarihten Güncelliğe (Alan, 1983; İletişim, 1997)
► Sosyalizm, Türkiye ve Gelecek (Birikim, 1989)
► Marksist Estetik (BFS, 1989; Birikim, 1997)
► The Blue Cruise (Boyut, 1991)
► Türkiye Dünyanın Neresinde (Birikim, 1992)
► 12 Yıl Sonra 12 Eylül (Birikim, 1992)
► İstanbul Gezi Rehberi (Tarih Vakfı, 1993; İletişim, 2007)
► Türkler ve Kürtler: Nereden Nereye? (Birikim, 1995)
► Boğaziçi’nde Yalılar ve İnsanlar (İletişim, 1997)
► Edebiyat Üstüne Yazılar (YKY, 1994; İletişim, 1998)
► Tarih Boyunca Yemek Kültürü (İletişim, 2001),
► Başka Kentler, Başka Denizler 1 (İletişim, 2002)
► Yaklaştıkça Uzaklaşıyor mu: Türkiye ve Avrupa Birliği (Birikim, 2003)
► Osmanlı: Kurumlar ve Kültür (Bilgi Üniversitesi, 2006)
► Başka Kentler Başka Denizler 2 (İletişim, 2007)
► Genesis: "Büyük Ulusal Anlatı" ve Türklerin Kökeni (İletişim, 2008)
► Sanat ve Edebiyat Yazıları (İletişim, 2009)
► Balkan Literatures in the Era of Nationalism (Jale Parla ile birlikte, 2009)
► Sadık Özben’in Toplu Eserleri (Helikopter, 2010)
► Başka Kentler, Başka Denizler 3 (İletişim, 2011)
► Edebiyatta Ermeniler (İletişim, 2013)
► Başka Kentler, Başka Denizler 4 (İletişim, 2014)
► Militarist Modernleşme-Almanya, Japonya ve Türkiye (İletişim, 2014)
► Linç Kültürünün Tarihsel Kökeni: Milliyetçilik (Agora, 2006; Berat Günçıkan ile söyleşi)
► Step ve Bozkır - Rusça ve Türkçe Edebiyatta Doğu-Batı Sorunu ve Kültür (2016)
► Şairaneden Şiirsele / Türkiye’de Modern Şiir (İletişim, 2018)
► "Siz isterseniz…" – Popülizm Üzerine Yazılar (İletişim, 2018)
► Sanat ve Edebiyat Yazıları II (İletişim, 2019)
► Hegel Üstüne: W.T. Stace
► Martin Chuzlewitt: Charles Dickens
► Döşeğimde Ölürken, Ağustos Işığı, Ayı: William Faulkner
► Dublinliler, Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi: James Joyce
► Arabadakiler, Patrick White
► 1844 Elyazmaları: Karl Marx
► Bir Zamanlar Europa’da, Leylak ve Bayrak: John Berger
► Feodal Toplumdan Yirminci Yüzyıla: Leo Huberman
► Yazıcı Bartleby: Herman Melville
► Kayıp Kız: David Herbert Lawrence
► Yurtsuzların Ülkesi: Dugmore Boetie
► Lenin ve Felsefe: Louis Althusser (Bülent Aksoy ve Erol Tulpar ile birlikte)
► Yanya Sultanı – Tepedelenli Ali Paşa: William Plomer
https:// t24.com.tr/yazarlar/murat-belge/merkezde- imamoglu,49115
=======================
İçişleri Bakanı Yerlikaya, İmamoğlu’nun gözaltına alınması ile ilgili yapılan sosyal medya paylaşımları gerekçesi ile 54 kişinin gözaltına alındığını duyurdu.
21-Mart-2025
Artı Gerçek- İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu‘nun gözaltına alınmasına ilişkin olarak yapılan sosyal medya paylaşımlarıyla ilgili operasyon yapıldığını duyurdu. Yerlikaya, "Bazı sosyal medya hesapları üzerinden, ’Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik’ ve -’Suç İşlemeye Tahrik’ suçları kapsamında 72’si yurt dışında olmak üzere toplam 326 şüpheli hesap yöneticisi tespit edilmiştir. Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığımız ve Güvenlik Daire Başkanlığımızın yaptığı koordineli çalışmalar sonucunda 54 şüpheli yakalanmış, diğer şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir" ifadelerini kullandı.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın paylaşımı şöyle:
"Bazı sosyal medya hesapları üzerinden;
► 'Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik' ve
► 'Suç İşlemeye Tahrik' suçları kapsamında 72’si yurt dışında olmak üzere toplam 326 şüpheli hesap yöneticisi tespit edilmiştir. Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığımız ve Güvenlik Daire Başkanlığımızın yaptığı koordineli çalışmalar sonucunda 54 şüpheli yakalanmış, diğer şüphelilerin yakalanmasına yönelik çalışmalar devam etmektedir.
Ayrıca, dün gece düzenlenen gösterilerde 53 şahsa;
► 2911 Sayılı Kanuna Muhalefet,
► Kamu Malına Zarar Verme ve
► Görevi Yaptırmamak İçin Direnme suçlarından işlem yapılmıştır.
Bu gösterilerde 16 polisimiz yaralanmıştır. Polislerimize acil şifalar diliyorum.
Kahraman polislerimiz, milletimizin huzuru ve güvenliği için gece gündüz demeden görev başındadır.
Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığımız, kanunların verdiği yetki çerçevesinde suç ve suçlularla mücadelemize kararlılıkla devam etmektedir." (HABER MERKEZİ)
⦿ https://artigercek.com/ guncel/imamoglu-paylasimi-yapan-54-kisi-gozaltina- alindi-335317h
=======================
21-03-2025
Tutuklu Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, “İsmail de (Saymaz) beraat edecek ve evine dönecek. İsmail seni burada istemiyorum, sakın gelme” dedi.
Gazeteci İsmail Saymaz’ın 15 Mart’ta pasaportuna el konmuş, 19 Mart’ta da İstanbul başsavcılığının talimatıyla gözaltına alınmıştı.
Savcılık açıklamasında, Saymaz’ın Gezi Parkı eylemlerine katıldığı, bu eylemler nedeniyle hapis cezasına çarptırılan Can Atalay, Çiğdem Mater Utku, Ayşe Mücella Yapıcı ve Osman Kavala’yla sık sık telefonda görüştüğü, eylemlerle ilgili çok sayıda paylaşım yaptığı, eylemleri yaymaya çalıştığı, sosyal medyada gerçekle bağdaşmayan bilgiler vererek vatandaşları kolluk kuvvetlerine karşı kışkırtmaya çalıştığı öne sürülmüştü.
Saymaz’ın bugün adliyeye sevk edilmesi üzerine Özdağ X’ten şu paylaşımı yaptı:
“ İsmail Saymaz’ ı yıllardan bu yana büyük bir dikkatle izlerim. Köşeli fikirleri, tutumu olmasına rağmen haber verirken yüzde yüz nesnel ve tarafsız habercilik anlayışıyla Türk basının yüz aklarından birisi olduğunu hep düşünmüşümdür.
Gezi olayları gibi büyük bir toplumsal hareketlilik döneminde olaylarla ilgili telefon görüşmeleri yaptığı için şüpheli hale gelmesini anlamak mümkün değil. Şüpheli olan, böyle olurken telefon görüşmesi yapmaması olurdu. Kendine, değerli eşine ve küçük bebeğe geçmiş olsun diliyorum.
Rahmetli babam Muzaffer Özdağ 1963 Mayıs’ında tutuklandığı zaman ben de İsmail’in bebeğinin yaşındaydım. Babam beraat etmiş eve dönmüştü. İsmail de beraat edecek ve evine dönecek. İsmail seni burada istemiyorum, sakın gelme!”
Gazeteci İsmail Saymaz adliyeye sevk edildi
⦿ https://www.diken.com.tr/ gazeteci-ismail-saymaz-adliyeye-sevk-edildi/
İsmail Saymaz: Suçsuz ve masumum
⦿ https://www.diken.com.tr/ gozaltina-alinan-saymaz-sucsuz-ve-masumum/
İsmail Saymaz gözaltında
⦿ https://www.diken.com.tr/ ismail-saymaz-gozaltinda/
İsmail Saymaz’a yurt dışı yasağı
⦿ https://www.diken.com.tr/ ismail-saymaza-yurt-disi-yasagi/
https:// www.diken.com.tr/ozdagdan-saymaza-ismail-seni- burada-istemiyorum-sakin-gelme/
=======================
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlatılan protestolara katılan üniversiteli gençleri tehdit etti. Küçük, "Sokağa çıkarsanız, not edilirsiniz" dedi.
21-Mart-2025
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı “yolsuzluk” ve “terör” suçlarından oluşan iki ayrı soruşturma kapsamında 19 Mart’ta gözaltına alındı. İmamoğlu ile birlikte “suç örgütü kurmak” kapsamında “yolsuzluk” suçlamasıyla başlatılan soruşturmada, aralarında Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık ile İBB yöneticilerinin de olduğu 100 kişiye gözaltı kararı verildi. Diğer bir soruşturma olan “kent uzlaşısı” nedeniyle “terör” suçundan ise İmamoğlu’nun yanı sıra, Şişli Belediye Başkanı Resul Ekrem Şahan, İBB Genel Sekreteri Mahir Polat’ın da olduğu 6 kişi hakkında gözaltı kararı çıktı.
İmamoğlu, İmamoğlu’nun danışmanı Murat Ongun, Tuncay Yılmaz, Fatih Keleş, Ertan Yıldız, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökce, sanatçı Ercan Saatçi ve Reform Enstitüsü Başkanı Mehmet Ali Çalışkan’ın da aralarında olduğu 87 kişi gözaltına alındı.
İmamoğlu’na yönelik operasyon sonrası başta İstanbul olmak üzere yurdun pek çok kentinde ve üniversitelerde protesto dalgası başladı. Üniversite öğrencileri kampüslerde yürüyüş yaptı, meydanlarda protestolara katıldı.
Cem Küçük, İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını protesto gösterilerine katılan üniversiteli gençleri açık açık tehdit etti. Habertürk canlı yayınında konuşan Küçük, “Bir siyasi partinin belediye başkanının davasında üniversite öğrencisinin ne işi var? Sokağa çıkarsanız, not edilirsiniz. Devlet not eder” dedi.
Eski AKP MYK üyesi Mücahit Birinci de sokaklardaki protestolar sürerken Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’a seslenip “Bir emrinize bakarız” ifadesini kullanmıştı.
⦿ https:// www.veryansintv.com/cem-kucukten-sokaga-cikan- universiteli-genclere-tehdit-not-edilirsiniz
=======================
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, gözaltı görüntülerindeki para ve tüfeklerle ilgili açıklama yaptı. Ongun, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada “Başta devletin televizyonu TRT olmak üzere gizlilik kararı olan bir soruşturmada kendilerine servis edilen görüntüleri yalan iddialarla ve imalarla paylaşan tüm mecralar hakkında avukatlarım suç duyurusunda bulunacaklardır” açıklamasını yaptı.
21-Mart-2025,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında önceki gün gözaltına alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan, Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık, İmamoğlu’nun danışmanı ve İBB Medya AŞ Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun’un da aralarında bulunduğu 88 kişinin emniyetteki işlemleri sürüyor.
İşlemler devam ederken Murat Ongun, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamada gözaltı görüntülerindeki para ve tüfeklerle ilgili “Paralar yayılarak çekim yapıldığı için zamanında ayakkabı kutularından çıkanlar gibi miktarı çokmuş gibi gösterilmek istemiştir ama aslında toplamı 20-30 bin dolar değerinde çeşitli döviz ile ikisi de ruhsatlı ve 5 yıldır hiç dokunulmamış 2 tüfeğim mevcuttur” dedi.
Ongun’un açıklaması şöyle:
“ FETÖ’cü olduğu Sabah gazetesi haberleriyle bile defalarca tescil edilmiş birinin gizlilik kararı olan bir dosyadaki görüntülere ulaşması devletimiz açısından ciddi bir güvenlik sorunudur. Paralar yayılarak çekim yapıldığı için zamanında ayakkabı kutularından çıkanlar gibi miktarı çokmuş gibi gösterilmek istemiştir ama aslında toplamı 20-30 bin dolar değerinde çeşitli döviz ile ikisi de ruhsatlı ve 5 yıldır hiç dokunulmamış 2 tüfeğim mevcuttur.
Tüfeklerin biri rahmetli gazeteci Ufuk Güldemir’in bana vasiyetinde bıraktığıdır, diğerini ise bir arkadaşımın tavsiyesi ile aldım. Görüntülerin tamamen algı yaratmak amacıyla birtakım basına servis edildiği görülmektedir. Başta devletin televizyonu TRT olmak üzere gizlilik kararı olan bir soruşturmada kendilerine servis edilen görüntüleri yalan iddialarla ve imalarla paylaşan tüm mecralar hakkında avukatlarım suç duyurusunda bulunacaklardır.
Not: Daha önceki yıllarda trollerin hedef göstermesi ile hakkımda açılan soruşturmada MASAK incelemesi dahil tüm incelemelerden hiçbir sonuç çıkmamıştır. Tüm gelirlerimin uygunluğu devlet birimlerince detaylı incelenerek teyit edilmiştir.”
Murat Ongun’dan gözaltı görüntüleri:
=======================
Yeşilkent Cemevi Başkanı Uzun, Coloni hakkında şikayet için gittiğinde Savcılık “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten” tutuklandı. Aleviler pazartesi günü dilekçeleriyle savcılığa gidecekler.
İstanbul – Hacı Bektaş Veli Avcılar Şubesi ve Yeşilkent Cemevi Başkanı Aslan Uzun, Coloni hakkında şikayet için gittiği İstanbul Savcılığınca “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten” tutuklandı. Yargının tutuklama kararını eleştiren Geçmez, “Bu karara ateşle oynamaktan farksız! Pazartesi günü binlerce alevi yurttaşımız dilekçelerini adliyelere iletecek, ‘bizi de yargıla’ diyerek tepkilerini gösterecekler” dedi. Geçtiğimiz gün, Hacı Bektaş Veli Vakfı Avcılar Şubesi ve Yeşilkent Cemevi Başkanı Aslan Uzun, savcılıkta Colani hakkında suç duyurusunda bulunduğu esnada gözaltına alınmış, İstanbul Savcılığının talimatıyla “halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten” tutuklanmıştı.
Tutuklama kararına dair Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) Başkanı Ercan Geçmez ile konuştuk. Geçmez, tutukluluk kararına rağmen hukuktan bir beklentilerinin olduğunu söyledi; “Şayet Cemevi Başkanımız Aslan Uzun’un verdiği dilekçe okunmadan bu karar verildiyse bu doğru değil, tam bir felakat. Açık söylemek istiyorum; tutukluluk kararına rağmen biz halen hukuktan bir beklenti içerisindeyiz. Bu yanlıştan dönüleceğini düşünüyorum” diye konuştu.
Türkiye’deki Alevilerin, Suriye’deki Alevi Katliamına dikkat çekmek istediklerini anlatan Geçmez, “Yargının tutuklama kararı Alevilerin nezdinde ciddi bir sıkıntı yarattı. Şunu da söyleyeyim; Türkiye’deki Aleviler sadece Suriye’deki Alevilere dönük değil, orada yaşanan tüm katliamlara karşı bir uğraş içindeler. Aleviler, Suriye’de yaşanan katliamda parmağı olan, katliamdan sorumlu olan kişilere dönük suç duyurusunda bulunmak istediler. Burada Türkiye Yargısına dönük bir suçlama yok. Buna rağmen Coloni’yi korumak, açık söylemek gerekirse ateşle oynamak gibi bir şey! Söz konusu durum oldukça tehlikeli.” dedi. Pazartesi günü binlerce Alevi yurttaşın adliyelere giderek, “Bizi de yargılayın” diyerek yaşanan duruma itiraz edeceklerini söyleyen Geçmez, kendilerinin de karara itiraz ettiklerini ifade etti. (Evrensel)
=======================
İstanbul’da 19 Mart’ta başlayan ve 23 Mart’a kadar sürecek olan eylem yasağı kapsamında şehrin belirli bölgelerindeki ulaşım kısıtlamaları devam ediyor. Taksim Meydanı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü çevresindeki yollar polis barikatları ile kapatıldı ve bu bölgelere ulaşım sınırlandırıldı.
21-Mart-2025
Yenikapı- Hacıosman hattının Taksim istasyonu ile Yenikapı-Atatürk Havalimanı ve Yenikapı-Kirazlı hatlarının Emniyet-Fatih istasyonları kullanıma kapandı. Metrolar, bu istasyonlarda durmadan seferlerine devam edecek.
NTV'nin aktardığına göre, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Saraçhane’deki binasının çevresi ve önemli kavşaklarda güvenlik önlemleri üst seviyeye çıkarıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in çağrısıyla İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını protesto etmek isteyen vatandaşlar, sınırlı sayıda aracın geçişine izin verilen yollar ve güvenlik noktaları arasında toplanmaya çalıştı.
Alternatif yollar belirlendi
Kapatılan yollar arasında Turgut Özal Bulvarı, Millet Caddesi, Atatürk Bulvarı ve Fevzi Paşa Caddesi bulunuyor. Yayalar ve araçlar için alternatif güzergahlar belirlendi.
=======================
Elon Musk’ın Tesla şirketine tepkiler büyüyor. Ülke genelinde bayilere ABD Başkanı Trump ‘Tesla saldırıları’na karışanlara 20 yıla kadar hapis cezası uyarısı yaptı.
21-Mart-2025
ABD Başkanı Trump’tan ‘Tesla saldırıları’ uyarısı: 20 yıla kadar hapis cezası verilecek
ABD Başkanı Donald Trump, kıdemli danışmanı Elon Musk’ın Üst Yöneticiliğini (CEO) yaptığı Tesla şirketinin ülke genelindeki bayilerine saldırı düzenleyenlerin 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılabileceğini belirtti.
Trump, Truth Social sosyal medya hesabından son haftalarda ülke çapında Tesla bayilerine yönelik eylemlere ilişkin açıklama yaptı.
Protestocuları ve söz konusu saldırıları finanse eden kişileri hedef aldığı açıklamasında Trump, "Teslaları sabote ederken yakalanan kişilerin 20 yıla kadar hapis yatma ihtimali çok yüksek, (saldırıları) finanse eden kişiler de buna dahil. Peşinizdeyiz." ifadelerini kullandı.
ABD medyasına göre, son haftalarda ülke çapında, şirketin Üst Yöneticisi (CEO) Elon Musk’ın Başkan Donald Trump ile çalışmasına tepki olarak, çok sayıda Tesla aracı, bayisi ve şarj istasyonu tahrip edildi.
ABD Adalet Bakanı Pam Bondi, "Bu suçları koordine ve finanse etmek için perde arkasında faaliyet gösterenler de dahil olmak üzere, saldırılara karışanlara ağır sonuçlar getiren soruşturmalara devam edeceğiz." ifadesini kullanmıştı.
Trump, geçen hafta, firmaya desteğini göstermek amacıyla Beyaz Saray’ın girişine park edilen bir Tesla aracının önünde Musk ile fotoğraf çektirmişti.
=======================
Almanya’da bilim insanları, beyin ile beden arasındaki bağı şaşırtıcı bir deneyle sorguladı. “Sahte el illüzyonu” adı verilen yöntemle, katılımcıların hissettikleri acı seviyesinde belirgin bir düşüş yaşandı.
Bochum’daki LWL Üniversitesi Hastanesi Psikosomatik Tıp ve Psikoterapi Kliniği’nde görevli araştırmacılar, beynin görsel ve duyusal verilerle nasıl etkilendiğini inceleyen bir deney gerçekleştirdi.
| Deneyde, katılımcıların gerçek elleri görünmeyecek şekilde gizlenirken,onların yerine gerçekçi görünümlü bir “sahte el” konuldu ve kırmızı ışıkla aydınlatıldı.
| Bu süreçte, gerçek ele ısı uygulanırken katılımcılar hissettikleri acıyı anlık olarak değerlendirdi. Deneyin sonucuna göre, sahte eli gerçekmiş gibi algılayan bireylerin acı hissi azaldı.
| Geleneksel olarak, sahte el illüzyonu, hem gerçek hem de sahte ele aynı anda yapılan dokunuşlarla uyarılır. Ancak bu araştırmada, yalnızca ısı ve görsel uyarılar kullanıldı. 34 sağ elini kullanan katılımcıdan her biri, ağrı eşiği ölçüldükten sonra sol ellerini bir ekranın arkasına yerleştirdi. Gerçek el, ısıtıcı cihazla temas halindeyken görünmüyor, ancak sahte elin altına kırmızı ışık yerleştirildi.
| >>"ACI GERÇEKTEN AZALDI"
Profesör Martin Diers, “Sol ele uygulanan ısı ve aynı anda sahte ele verilen kırmızı ışık illüzyonu tetikledi” dedi.
Deney sonunda katılımcılarla yapılan anketlerde, illüzyonun gerçekleştiği durumlarda ağrı algısının belirgin şekilde düştüğü doğrulandı. Kontrol grubu olarak, sahte elin 180 derece döndürülerek yerleştirildiği bir senaryo da test edildi.
Diers’e göre bu etkinin ardında, beynin görsel, ağrısal (nosiseptif) ve bedensel konum (propriyoseptif) bilgilerini birleştirme süreci yatıyor. Ayrıca, "görsel analjezi" adı verilen başka bir olgu da etkili olabilir.
| Bu fenomene göre, kişi acı çeken vücut bölgesini görüyorsa, hissettiği acı daha az olabilir. Ancak araştırmacılar, bu etkinin sinirsel temellerinin henüz tam olarak anlaşılmadığını belirtiyor.
Araştırmacılar, bu bulguların gelecekte özellikle karmaşık bölgesel ağrı sendromu gibi durumların tedavisinde kullanılabileceğini düşünüyor.
| El bölgesinde görülen şişlik ve kronik ağrılar için, bu tür algı yanılsamalarına dayalı terapilerin yeni bir tedavi kapısı aralayabileceği belirtiliyor.
=======================
İstanbul’da henüz yapımı devam eden bir metro ve raylı sistem hattının yönetimi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na devredildi.
21-Mart-2025
Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı’na göre Kazım Karabekir-Topağacı-Ümraniye Spor Köyü Raylı Sistem hattının yönetimi İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden alınıp Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na devredildi.
Şehir içi raylı ulaşım sistemleri, metrolar ve ilgili tesislerin Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’na devredilmesi ve tamamlanmasının ardından devri ile ilgili şartların belirlenmesine dair karar kapsamında yapılan değişikliğe 25-Ekim-2010 tarihli ve 2010/1115 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gerekçe gösterildi.
Karara göre, Kazım Karabekir-Topağacı-Ümraniye Spor Köyü Raylı Sistem Hattı projesi, Bakanlık tarafından üstlenilecek.Karar, 20-Mart-2025 itibarıyla yürürlüğe girdi.
⦿ https://i.ekonomim.com/ storage/files/images/2025/03/21/whatsapp- image-2025-03-21-at-07-s9lt.jpg
https:// i.ekonomim.com/storage/files/images/2025/03/21/ whatsapp-image-2025-03-21-at-07-s9lt.jpg
⦿ https://www.ekonomim.com/ gundem/istanbulda-bir-metro-hattinin-yonetimi-ibbden- alindi-haberi-807379
=======================
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Murat Birdal, AKP'nin ekonomik sonuçları göze alarak Ekrem İmamoğlu hamlesini yaptığını ve enflasyon ile döviz kuru hedefinin artık geçersiz olduğunu söylüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilip gözaltına alınması zaten krizde olan Türkiye ekonomisine yeni bir darbe vurdu.
TL’ye değer kaybetti, döviz ve altın yeni rekorlar kırdı. Borsa İstanbul’daki düşüş sürüyor. Sadece bugün iki kez devre kesti. Reuters’a göre Merkez Bankası’nın yaktığı dolar miktarı yaklaşık 10 milyar dolar. Bu Merkez Bankası’nın elindeki döviz miktarının (14 Mart itibariyle swap hariç net rezer 65,4 milyar dolardı) yüzde 15’ine denk.
Uzmanlar siyasi bir hamle olarak gördükleri İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla “Türkiye’nin ekonomi politikasının bozulduğunu ve toparlanma eğilimindeki ekonomide krizin derinleşeceğini” düşünüyorlar.
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi iktisatçı Prof. Dr. Murat Birdal’ın düşüncesi ise AKP’nin, ekonomik sonuçları göze alarak hamlesini yaptığını yönünde. “Kur ve enflasyon hedefinin tümüyle ortadan kalktığı bir sürece girdik” diyen Birdal’a göre İmamoğlu’nun tutuklanması ya da yerine kayyım atanması krizi daha da derinleştir:
“ Merkez Bankası 2025’in yıl sonunda enflasyonun yüzde 24 seviyesinde gerçekleşeceğini tahmin ediyordu. Aynı şekilde doların 42,70 TL civarında yılı kapatacağını düşünüyordu. Ancak İmamoğlu’nun diplomasının iptal edilmesi ve gözaltına alınması tüm beklentileri bozdu.
Eğer gelişmeler sürerse, bir geri adım atmazsa hükümet, yıl sonu beklenen seviyeler daha yılın ortasını görmeden yakalanabilir. Kaldı ki İmamoğlu adımıyla AKP’nin, Mayıs 2023 seçimleri sonrası uygulanmaya koyduğu yeni ekonomi politikasını büyük ölçüde rafa kaldırdığını söyleyebiliriz.”
Rafa kaldırılan politikanın yabancılara güven vererek sermayenin ve sıcak paranın Türkiye’ye girişini sağlamak yönünde olduğundan bahseden Birdal, İmamoğlu kriziyle birlikte yabancıların Türkiye’yi terk ettiğini ekledi. Borsadaki çöküşü de buna bağladı:
“ Şu an daha önce öngöremediğimiz bir şekild,e mevcut Cumhurbaşkanı rakibini siyasetten ekarte ediyor. Dolayısıyla bu artık uluslararası piyasalarda ‘temsili demokrasinin’ sonlarına geldiğimiz gibi yorumlanıyor. Böyle bir konjonktürde de yatırımcı kolay kolay tekrardan Türkiye’ye girmek istemez.
Ayrıca artık Türkiye’de kendini tekrarlayan bir hikâye var. Yani Türkiye sürekli yabancı yatırımcıya bir söz veriyor, güven yaratmaya çalışıyor ama sonra verdiği sözleri hiçe sayacak antidemokratik adımlar atıyor. Bu da Türkiye’nin risk pirimi ve siyasi riski artıyor.
Bunun sonucu olarak şimdi Türkiye’den çıkışta kalıcı bir eğilim olacaktır. Yaşananları gören yabancı yatırımcının önümüzdeki dönemde gelmesi mümkün değil. Merkez Bankası sattığı rezervleri bundan sonraki süreçte yerine koymakta zorlanabilir. Kur ataklarına karşı savunmasız kalabilir.”
Birdal, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in “Piyasaların sağlıklı işleyişi için gereken her şey yapılıyor. Uygulamakta olduğumuz ekonomi programı kararlılıkla devam ediyor.” sözlerini hatırlattı.
“ Döviz kurunun bir gün içerisinde yüzde 10 fırladığı bir ülkede de ekonomi programlarına bağlılık filan kalmaz” diyen Birdal şöyle devam etti:
“ Hedefler baştan şaşmışken Türkiye programa bağlılığını koruyamaz. Mehmet Şimşek’i aşan bir durum bugün yaşananlar. Şimşek’in bu siyasi krizi elemine etmesi, ortadan kaldırması mümkün değil. O nedenle Şimşek, Hazine ve Maliye Bakanı olarak artık taahhüt veremez.
Verse de karşılığı olmaz. Zaten açıklaması piyasalar açısından hiçbir şey ifade etmedi. Taban uygulaması olmasaydı borsada çok daha büyük bir düşüş görecektik. Türkiye’nin en büyük bankaları, en büyük holdingleri, şirketleri bir gün içerisinde yüzde 10 civarında değer yitirdiler. Erdoğan dolayısıyla AKP iktidarı kendi isteğiyle Türkiye halkını yoksullaştırmayı seçti.
Erdoğan rakibini ortadan kaldırarak siyasi rejimin geleceğine dair piyasalara bir sinyal vermiş oldu. Bunun bir maliyeti var ve bunu başta ücretli kesim olmak üzere tabii ki halk ödeyecek.
Yılbaşında asgari ücrete, kamu görevlilerine ve emeklilere enflasyondan düşük zam yapmıştı hükümet. İmamoğlu hamlesi ücretli kesimin gelirinin ve satın alma gücünün hızla erimesine neden olacak. Yılın bitmesine daha 9 ay var ve 9 ay boyunca ücretlerin enflasyon karşısında eridiğini, insanların sürekli yoksullaştığını göreceğiz. Yüksek enflasyon büyük bir yoksullaşmayı da beraberinde getirecek.”
⦿ https://bianet.org/haber/ borsa-istanbul-bugun-ikinci-kez-devre-kesti-305673
=======================
March 21, 2025
CHP lideri Özgür Özel, yaptığı açıklamada Ali Yerlikaya ve Yılmaz Tunç’a yanıt vererek “Milletin anayasal hakkı olan demokratik tepkiye saygı duyacaksınız. Buna karşı verilen her emir kanunsuz emirdir.” ifadelerini kullandı.
CHP Genel Başkanı Özel, sosyal medya hesabından bir açıklamada bulunarak “Zorladığınız polisimize de vatandaşlarımıza da zulmediyorsunuz.” ifadeleriyle İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’a tepki gösterdi.
Özel şunları söyledi:
“ Türkiye’ye yapılan bu kötülüğün sorumluları, bizi “sorumsuzlukla” suçlamış. Açıklamalarımızı çarpıtıp üste çıkmaya çalışanlara ne diyeyim? Söylediğimiz bellidir: “Demokratik biçimde, şiddete bulaşmadan, kırıp dökmeden, yakıp yıkmadan sokaklar bizimdir, meydanlar bizimdir.” Zorladığınız polisimize de vatandaşlarımıza da zulmediyorsunuz. Milletin anayasal hakkı olan demokratik tepkiye saygı duyacaksınız. Buna karşı verilen her emir kanunsuz emirdir.”
Ali Yerlikaya, geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada Özgür Özel ve CHP’lileri sorumsuzlukla suçlamış ve “Halkı sokağa, meydanlara çağırmak en hafif tabiriyle “sorumsuzluktur.” Sokakları karıştırmanın vebalini hiç kimse; ne siyasi, ne hukuki, ne de vicdani olarak ödeyebilir! Göstericilere sesleniyorum: Aranıza karışan provokatörlerin oyununa gelmeyin! Polislerimiz, Aziz Milletimizin huzur ve güvenliğini sağlamak için 7/24 görevinin başındadır.” ifadelerini kullanmıştı.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise açıklamasında, “Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı temel bir haktır. Ancak devam eden adli soruşturmalar üzerinden yapılan sokak çağrıları hukuk dışıdır ve asla kabul edilemez. Yargı makamları tarafından yürütülen soruşturmalarda, yöneltilen suçlamalara cevap verilecek yer sokaklar değil bağımsız ve tarafsız yargıdır.” ifadelerini kullanarak “Bu süreçte herkes sağduyulu olmalı; özellikle sorumluluk makamında bulunanlar, açıklamalarında daha fazla dikkat ve özen göstermelidir. Provokatif açıklamalar yaparak ya da yargıyı tehdit ederek gerçekleri değiştirmek mümkün değildir. Yargı mensupları kararlarını verirken hiçbir yerden talimat almadıkları gibi sokaktan da etkilenmez, yalnızca dosya kapsamına göre karar verir. “ sözlerini sarf etmişti.
⦿ https://acikgazete.com/ ozelden-iki-bakana-sokak-yaniti-bu-kotulugun- sorumlulari/
=======================
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edilip 106 kişiye yönelik İBB operasyonunda gözaltına alınması üzerine başlayan öğrenci eylemleri üçüncü gününde sürüyor.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun diploması iptal edilip 106 kişiye yönelik İBB operasyonunda gözaltına alınması üzerine çarşamba günü başlayan öğrenci eylemleri üçüncü gününde sürüyor. İstanbul başta olmak üzere birçok şehirde üniversite öğrencileri bugün de kampüslerde sokaklarda eylemde. Öğrenciler sadece diploma iptaline ve operasyona karşı çıkmıyor, geleceksizliğe, işsizliğe, yasaklara karşı da "Hükümet istifa" sloganlarıyla ses çıkarıyor.
Ekrem İmamoğlu ile birlikte hocaları Prof. Dr. Aylin Ataay Saybaşılı’nın diplomasının da iptal edilmesini ve İBB’ye yönelik operasyonu protesto eden Galatasaray Üniversitesi (GSÜ) öğrencilerinin dün başlattıkları boykot bugün de sürdü.
Öğrenciler boykotun ikinci gününde akademisyenlerle forumda bir araya geldi. Boykot kararını sürdürmeyi, Öğrenci Temsilciliği Kurulu (ÖTK) ve Öğrenci Meclisi kurulması önerilerini tartıştı. Her bölümden öğrenci temsilcilerinin olduğu bir ÖTK kurulması kararı alındı. Ayrıca dün üniversitedeki eylemlerinden sonra Saraçhane’ye geçen öğrenciler, CHP lideri Özgür Özel’in eylemleri buradaki mitingle sınırlayan tutumuna itiraz ettiler.
Üniversitede dün düzenlenen forumda söz alan Doç. Dr. Cemil Yıldızcan, “Bugün bize üniversitenin ne olduğunu hatırlattınız. Burada toplanan kalabalık hepimize üniversiteye giriş dersi verdi” demişti.
Rektörlük binası önünde bir araya gelen Bilkent Üniversitesi öğrencileri, "Mücadelemizi sokaklarda büyütmeye devam edeceğiz. ODTÜ’deki bütün gaz bombalarına, polis işkencesine, barikatlara karşı direnen öğrenciler mücadelesini büyütmekte kararlı" açıklamasını yaptı.
Öğrenciler "Halkın iradesine yönelik saldırılara geçit vermeyeceğiz" pankartıyla Rektörlüğü yürüdü. "Kayyumlara geçit yok", "Şeriata, faşizme, karanlığa geçit yok", "Hacettepe direniyor", "ODTÜ direniyor", "Kurtuluş sokakta, sandıkta değil", "Bilkent ODTÜ yan yana", "Öğrenciler burada, hocalar nerede", "AKP’nin değil, bu memleket bizim" ve "Bilkent, ODTÜ’ye biber gazı yemeye" sloganları attı.
Rektörlük önünde açıklama yapan öğrenciler, eylem çağrısında bulundu. Açıklamanın ardından kampüsteki fakülteleri gezerek boykot ve eylem çağrısı yaptı. Öğrenciler bu akşam saat 17.45’te A binasında forum yapacak. Forumdan sonra eylemlerini sokağa taşıyacak.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tınaztepe Kampüsü’nde öğrenciler "Dersler iptal, herkes dışarı" diyerek yürüyüş düzenledi. Polis, kampüs kapısında öğrecilere TOMA ile müdahale etti.
Buca Tınaztepe Kampüsü Merkez Yemekhane önünde toplanan DEÜ öğrencileri, "Kurtuluş sokakta, sandıkta değil" pankartıyla yürüyüşe geçti. Kampüs içerisinde, "Dersler iptal, herkes dışarı" diyerek boykot ve eylem çağrısı yapan örenciler, "Bu daha başlangıç, mücadeleye devam" sloganı attı. Kampüs kapısına gelen öğrencilerin önüne polis barikat kurdu. Dışarı çıkmak isteyen öğrencilerin üzerine TOMA'lardan biber gazlı su sıkıldı. Çok sayıda öğrenci gözaltına alındı. Öğrenciler "Üniversiteler bizimdir" sloganıyla bekleyişlerini sürdürdü.
Hacettepe Üniversitesi öğrencileri, 21 Mart Cuma günü üniversite ders boykotunu konuşmak için yapacakları foruma çağrı yaptılar.
Dün 150’den fazla öğrencinin Makine Mühendisliği Bölümünde yaptığı forumda başta üniversite eylemleri ve bunların nasıl sürdürülür kılınabileceğine dair tartışma yürütmüştü. Forumda söz alan öğrenciler başta topluluklar olmak üzere sınıflarda ve fakültelerde birlikler kurmanın, ileri eylemler için sıra arkadaşlarıyla yan yana gelmeleri gerekliliğini anlatmışlardı.
Öğrencilerin eylemlerini paylaşan hesaplara erişim engeli
Öte yandan öğrencilerin eylem çağrılarının paylaşıldığı ve çeşitli üniversitelerden öğrencilerin takip ettiği sosyal medya hesapları Türkiye’den erişime kapatıldı.
(Politika Servisi)
=======================
Ekrem İmamoğlu’nun gözaltı alınmasıyla başlayan eylemlerin ardından İzmir Valiliği’nin 5 günlük yasağını tanımayan İzmir emek ve demokrasi güçleri, Lozan’a çağrı yaptı.
İzmir- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun önce diplomasının iptal edilmesi ardından ise aralarında danışmanlarının da yer aldığı 105 kişi ile birlikte gözaltına alınmasına yönelik protestolar İzmir’de yoğun biçimde sürmeye devam ediyor.
İzmir Valiliği ise bugün yaptığı duyuru ile bugün saat 10.00 itibariyle 5 gün süreyle geçerli olmak üzere her türlü toplantı, gösteri yürüyüşü, basın açıklaması ve eylemin yasaklandığını duyurdu.
Ancak Valiliğin duyurusu akabinde de geri adım atılmadı. Öyle ki DİSK 17.30’da, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri 18.00’de ve CHP İzmir İl Başkanlığı da saat 18.00’de Kültürpark Lozan Kapısı’nda toplanma çağrısını yineledi ve eylemliliğin devam edeceği duyuruldu. (Evrensel)
⦿ https://www.evrensel.net/ haber/547283/izmir-valilik-yasagini-tanimiyor-lozana- cagri-yapildi
=======================
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasını Saraçhane’de protesto eden vatandaşlara biber gazıyla müdahale edildi. Vatandaşlar, belediye binasına sığınmak istedi. Yetkililer, binanın kapısını açmazken vatandaşlar, “Özgür dışarı, halk içeri” sloganı attı. Yaşananların ardından açıklama yapan CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, "Yarın çıksın bir öğrenci otobüsün üstünden konuşma yapsın. Otobüs sizin. Bu bina sizindir arkadaşlar. Gelin bu binayı içeriden birlikte savunalım" dedi.
21-Mart-2025
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da gözaltına alındığı İBB’ye yönelik yolsuzluk ve terör soruşturmalarını protesto amacıyla bir grup, İBB’nin Saraçhane’deki binasının önünde toplandı.
Taksim’e çıkmak için Bozdoğan Kemeri’ne doğru yürümeye başlayan vatandaşlar, polisin biber gazlı müdahalesiyle karşılaşınca İBB binasına yöneldi. İstanbul Büyükşehir Belediyesi yetkililerinin, binanın kapısını açmadığı belirtildi.
Bu sırada vatandaşlar, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i kastederek, “Özgür gelsene, biber gazı yesene” ve “Özgür dışarı, halk içeri” sloganları attı.
Öte yandan İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ikinci gününde Saraçhane’de toplanan vatandaşlar ile CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik arasında tartışma çıktı.
Belediye binasına girmeye çalışanlar vatandaşlarla konuşan Çelik, şunları söyledi:
“ Nerede gözaltı olursa bizzat ilgileneceğim. İlgili arkadaşlara telefon numaramı verdim. Bu zaman ayarlı bir operasyon, İmamoğlu aday olmasın diye yapıldı bu operasyon. 2 tane amaçları var, o sandığı kurdurmamak istiyorlar ve buraya çökmek istiyorlar. Biz burayı korumak istiyoruz. Yarın çıksın bir öğrenci otobüsün üstünden konuşma yapsın. Otobüs sizin. Bu bina sizindir arkadaşlar. Gelin bu binayı içeriden birlikte savunalım.”
Binanın önündeki caddede ateş yakan göstericilerin bekleyişi sürüyor.
=======================
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında bulunduğu gözaltılara tepkiler sürüyor. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde eylem yapmak isteyen öğrenciler kampüs dışına çıkamadı. Çevik kuvvet ekipleri TOMA’larla üniversite kapısını ablukaya aldı. Müdahale sırasında bir öğrenci yaralandı. Bekleyiş sürüyor.
21-03-2025
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da aralarında olduğu çok sayıda ismin gözaltına alınmasına tepkiler sürüyor.
BirGün’de yer alan habere göre öğrencilerin üniversite yerleşkelerine taşıdığı eylemler çok sayıda kentte devam ederken Dokuz Eylül Üniversitesi öğrencileri de kampüs içerisinde başlattığı eylemleri sürdürüyor.
Çevik kuvvet ekipleri TOMA’larla üniversite kapısını ablukaya aldı.
Öğrencilerin kampustan gerçekleştirmek istediği yürüyüşe karşı barikat kuran kolluk kuvvetleri öğrencilere engel oldu.
Polis TOMA ile müdahalede bulunurken öğrenciler bekleyişini sürdürüyor. Öte yandan polisin müdahalesi sırasında bir öğrenci yaralandığı öğrenildi.
=======================
TKH Gençliği AKP'nin istibdat rejimine karşı durmak için bugün saaat 15.30’da Beyazıt Meydanı’nda toplanma çağrısı yaptı.
21-03-2025
Tükirye Komünist Hareketi Gençliği (TKH Gençliği) İstibdat rejimine karşı bugün saat 15.30’da Beyazıt Meydanı’nda buluşma çağrısı yayımladı.
“ Eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ve laiklik için alandayız” denilen açıklamada “İstibdat rejimine hayır! Yeni bir ülke, yeni bir üniversite istiyoruz” ifadeleri kullanıldı.
TKH Gençliği’nden yapılan çağrı şu şekilde:
Yine kitapları, türküleri, bayraklarıyla geldiler,
dalga dalga aydınlık oldular,
yürüdüler karanlığın üstüne.
Meydanları zaptettiler yine.
Eşitlik, özgürlük, bağımsızlık ve laiklik için alandayız.
İstibdat rejimine hayır! Yeni bir ülke, yeni bir üniversite istiyoruz…
Kazanacağız!
⦿ https:// yurtsever.org.tr/2025/ekrem-imamoglunun-ifadesi- alinmaya-baslandi-544551/
=======================
İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, gözaltında hakkında bir soruşturma daha açıldığını duyurdu.
21-Mart-2025
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve 99 kişi hakkında “suç örgütü yöneticisi olmak”, “suç örgütüne üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak” suçları ile yine Ekrem İmamoğlu, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan’ın da aralarında bulunduğu 7 kişi hakkında “PKK/ KCK terör örgütüne yardım etmek” suçundan başlatılan soruşturmalar sürerken, yeni bir gelişme yaşandı.
Hakkındaki iki ayrı soruşturma nedeniyle gözaltına alınan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada hakkında bir soruşturma daha açıldığını duyurdu.
İmamoğlu paylaşımında şunları kaydetti:
“ Kreş açtığım için hakkımda soruşturma açılmış. İfade vermek isterdim ama şu an gözaltındayım, yoksa seve seve bu şehrin çocukları için yaptığımız kreşleri tüm gücümle savunurdum. Kreş açma suçunu işlemeye devam edeceğiz. Geleceğimiz olan evlatlarımızın kreşlerini de milletimize emanet ediyorum”
⦿ https:// www.veryansintv.com/ekrem-imamogluna-bir-sorusturma-daha